ATEŞ’İN GERİ DÖNÜŞÜ SESSİZ SAKİN OLMAYACAK
NOW Ailesi’ne hoş geldiniz Kerem Bey :) Gizli Bahçe dizimizde sizi Ateş karakteriyle izliyoruz. Her ne kadar flashback sahnelerde karakterinizle tanışmış olsak ta, son olarak izleyici Ateş’in yaşadığını öğrendi. Şimdi dizideki dengeler iyice değişecek gibi :) Diziye katılımınızla ilgili neler söylemek istersiniz?
NOW Ailesi’ne hoş buldum :) Projenin başında da, senaristlerimiz, yönetmenimiz Ateş karakterinin nasıl geri döneceği, döndükten sonra dengeleri nasıl değiştireceği konusunda planlarından detaylıca bahsetmişlerdi. Henüz herkes için hayatta olduğu dönemde de tüm dengeler zaten ona göre kurulmuş bir karakter. Ölümüyle de aile dinamiklerini değiştirmiş kendisi. 7 yıl boyunca kendisini ölü gösteren bir Ateş’ten bahsediyoruz, şimdi yaşadığını saklamaktan vazgeçtiyse ve ortaya çıkmaya karar verdiyse geri dönüşü de sessiz, sakin olmayacaktır.
Aslında izleyici Ateş’i resmen kötü karakter olarak tanıdı. Nazlı’nın ablasına karşı da, Nazlı’ya karşı da, kardeşine karşı da hep kötü davrandığını gördük. Bir diğer yandan ailesinden hep yardım istediğine de şahit olduk. Siz Ateş’in iç dünyasını nasıl tanımlarsınız?
Ateş’in içinde tabii ki “minik bir marshmallow var ve ısınmaya başlayınca dışı çıtır çıtır, içi yumuşacık,” diyemem. Ancak role yaklaşırken, bir karakteri ele alırken bu kötü karakterdir diye oynamayız. Kimse kendi karakterini, insani olarak, kötü olarak tanımlamaz. Ben kötüyüm, diyen insan yoktur. Tabii burada ahlaki ve etik kavramlar da tartışmaya açılmış olur. Ateş gibi el üstünde tutularak ve istediği her şey kendisine sorgusuzca verilen bir karakter için bu iki kavram da doğal olarak sağlam bir zemine oturamıyor. Oluşan bu kaygan zemin iç dünyasının da temellerini oluşturuyor. Ya her şey onundur ya da hiçbir şey kimsenindir…
İzleyicilerden gelen tepkileri az çok tahmin ediyoruz ama siz Ateş’in 3 kötü yanını sıraladıktan sonra, bize 1-2 iyi özelliğinden de söz edebilir misiniz?
Ateş’in kötü yanları: Doğması, yaşaması ve ölmemesi
Ateş’in iyi yanları: Sadece üç kötü özelliği olması
UMARIM MEMO’NUN HAYATINDA ATEŞ OLMAZ
Bu akşam yayınlanacak yeni bölümün tanıtımında Ateş’in açıklamasına bakılırsa, Demir Memo’nun annesinin Nazlı olmadığını öğreniyor. Dizide heyecan git gide artıyor desek yeridir. Ateş, Memo’nun hayatında olacak mı veya olmalı mı sizce?
Döke saça Memo’nun annesinin Nazlı olmadığını söylediğine göre belli ki Ateş yalandan hiç hoşlanmıyor :) Tahminim, Ateş’in hayatında Memo olacaktır ama umarım Memo’nun hayatında Ateş olmaz.
HER ÇOCUK BABASIYLA TANIŞMAK İSTER
Kendinizi Memo’nun yerine koyacak olsanız, siz Ateş ile tanışmak ister miydiniz?
Her çocuk babasıyla tanışmak ister. En azından nasıl bir insan olduğunu görmek ister. Öncesinde yaptıkları veya gördükleri karşısında ona karşı tutumuna ya devam eder ya da değiştirir. Ama sonuç olarak nasıl biri olduğunu kendi gözleriyle görmek ister. O yüzden Memo olsam Ateş ile tanışmak isterim. “Merhaba, merhaba” o kadar :)
Sosyal medyada yayınlanan “Kerem Özdoğan’dan şok açıklamalar!” içeriği çok beğenildi. Keza kendi absürd belgesel kanalınız da çok beğeniliyor. Nasıl başlamıştı bu yolculuk? Takipçilerinizi ne şekilde eğlendirebileceğiniz fikri nereden çıkmıştı?
Aslında yıllar önce hiç kimsenin umurunda olmayan konuları araştıran, mockumentary türünde belgeseller yapan birinin hikayesi aklıma düşmüştü. Yıllar sonra o dönem birlikte dizi de yaptığımız yapımcım arayıp benimle mockumentary tarzında bir format yapmak istediğini söyledi. Sonra hep birlikte, kuracağımız belgeselin formatını daha bilinen, dünyada birçok örneği olan bir noktaya çektik ve ortaya İsmet Ve serisi çıktı. Aslında bu absürd komedi türü seyirciden önce benim içindeyken çok keyif aldığım bir üretim şekli. Galiba bir bakıma önce ben çok eğlendiğim için, takip edenler de benimle birlikte eğlenmeyi biliyor…
Dijital projeler, belgeseller, şimdi de dizi. Epey yoğun bir takviminiz olsa gerek. Sırada çok yapmak istediğiniz bir şey daha var mı?
Üzerinde çalıştığımız projelerimiz var ama önceliğimiz devam eden projeler olduğu için takvimde onları yapmak için çok yerimiz yok.
ÇOK HASTAYKEN KULİSE BAYILMIŞTIM
2009’dan beri sahnelerdesiniz. En unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
2016 yılında Tatavla Sahne’de kalabalık bir ekiple oynadığımız oyunun ilk gösterimine çok hasta ve serum yiyerek gelmiştim. Ekibin "emin misin” “oynayabilecek misin” gibi sorularına büyük bir artistlikle “tabii oynarım” şeklinde cevap verdikten sonra, daha ilk sahnede ateşim çok yükseldiğinden bilincimi kaybetme noktasına geldim. Giray’a “Buraya mı bayılayım, kulise mi?” demiştim. O da gayet soğukkanlı, her gün bu soruyla karşılaşıyormuş gibi “kulise” dedi. Son kalan bilincimle kulisin yerini hatırlayıp, oraya bayılmıştım. Yaşarken çok acıydı ama üstünden zaman geçtikçe daha da acı geldi bu hikaye.
İki yıl kadar önce evlendiniz. Eşiniz Cansu’ya işinizle ilgili danıştığınız, ondan fikir aldığınız oluyor mu?
Kesinlikle. Zaten kendisi okulunu da dereceyle bitirmiş çok iyi bir dramaturg olduğu için hem gelen projeleri hem kendi yazdıklarımı önce onun beğenisine sunarım, hatta onayını almak isterim. Beğenmezse beğensin diye zorlarım. Ha yok yine beğenmediyse “tamam,” derim ama beğense işimi çok kolaylaştırır :)
Çok çok tatlı bir köpeğiniz var :) Tatile bile birlikte gidiyorsunuz. Adı ne ve ailenize nasıl katıldığından bahsedebilir misiniz?
Neptün’ü, 2018 yılında Ümraniye Belediyesi barınağından sahiplendik. Hatta diğer köpeklerin yanında bizi görünce heyecanlanan o olduğu için o bizi sahiplendi sanıyorduk ama sonra anladık ki herkese karşı aynı sevgiyi gösteriyormuş. Uzun seyahate, tatile çıkacaksak onun konaklamasına izin veren yerlere göre planlarımızı yapıyoruz. Evde bıraksan, elinden bir iş gelmiyor. Evlat sonuçta, nasıl bırakacaksın arkanda.
TAKİPÇİLERİMİN İYİ DİLEKLERİ BANA MOTİVASYON KAYNAĞI OLUYOR
Genel olarak sosyal medyadan gelen mesajları okur musunuz?
Yorumları tabii ki takip etmeye çalışıyorum. Sonuçta hem beğenilerin hem de eleştirilerin hızlıca muhattabına ulaşabildiği bir yüzyıldayız ve bizim gibi üretim halinde olan insanlar için yaptığımız işlerde neyin iyi çalıştığını ya da neyin karşılık bulmadığını gözlemleme şansını da sunuyor. Tabii bir de gerçekten takipçilerimiz çok cömertler, onların iyi dilekleri de bana motivasyon kaynağı oluyor.