BU HİKAYEDE BENİ EN ÇOK HEYECANLANDIRAN KISIM, ARAYA GİREN ZAMANDAN SONRA KARAKTERLERİN DEĞİŞİMİ VE DÖNÜŞÜMÜ

-Taçsız Prenses’in ardından yeniden ailemize hoş geldiniz. Bu akşam ilk bölümüyle ekranda olacak “Gaddar” ile sizi yeniden izleme fırsatını yakalayacağız. Şimdiye kadar gelen tepkiler nasıl, tanıtımlarla ilgili aldığınız yorumlardan memnun musunuz?

Hoşbulduk. Evet Taçsız Prenses’ten sonra tekrar bir arada olmak benim için de çok keyifli. Şimdiye kadarki tepkiler çok olumlu ve herkes inanılmaz merak ediyor yeni dizimizi. Tanıtımlarımıza da ilgi çok büyük. Ben de bir o kadar heyecanlıyım. Bakalım bundan sonraki aşama nasıl olacak. Umarım her şey bizim için çok güzel ve ışıklı olur.

-Gaddar’da uzun süren askerlik görevinden evine gelen Dağhan’ın hikayesini izleyeceğiz. Bu hikayede sizi en çok heyecanlandıran ne oldu? İzleyicimizi bu diziyle birlikte neler bekliyor?

Bu hikayede beni en çok heyecanlandıran kısım sanırım araya giren zamandan sonra karakterlerin değişimi ve dönüşümü. Çünkü hiçbir şey bıraktığınız gibi olmuyor. O yüzden Aydan için de; Dağhan’ın gidişi- Dağhan’ın gidişinden öncesi ve Dağhan geldikten sonrası olarak farklı karakterleri izleyeceğiz. Bu dönüşümü yaşamak heyecan verici.

-Dizide aksiyonun eksik olmayacağı aşikar :) İzleyici bu tarz yapımları özlüyor mu sizce?

Kesinlikle özlüyoruz, bence herkes özlüyor. Ben de bunlardan birisiyim. Özellikle de kaliteli ve gerçekçi aksiyonu izlemek çok önemli bu noktada. Çünkü aksiyon sahneleri çekilirken hem oynayan kişiler için hem de ekip için zorlu oluyor. Hem uzun saatler alıyor, hem de çok ince eleyip sık dokunan sahneler haline dönüşüyor. Biz de bu sahnelerin üstüne özellikle ekipçe çok yüklendik ve özen gösterdik. O yüzden insanların özlediği şeyi vereceğimizi çok iyi biliyorum ve umuyorum.

-Gaddar için özel bir hazırlık yaptınız mı? Projeye nasıl hazırlandınız?

Evet tabii ki bir hazırlık aşaması oldu. Öncelikle proje onaylanıp bana geldikten sonra bir stil değişikliğine gidildi ufak çaplı. Daha sonrasında da kendi oyuncu koçumla birlikte sıkı bir çalışma temposuna girip karakterime güzel bir şekilde hazırlandım.

ÇAĞATAY İLE OYNAMAK ÇOK KONFORLU

-Çağatay Ulusoy ve Onur Saylak ile başrol paylaşmak nasıl bir duygu? Erdal Özyağcılar gibi bir duayenle de aynı projedesiniz. Sette oyunculuk üzerine sohbetleriniz oluyor mu?

Çağatay'la oynamak çok konforlu çünkü her anlamda birbirimizin işini hem kolaylaştırıyoruz hem de sette birbirimizi çok iyi anlıyoruz. Aynı şekilde Onur Saylak’la oynamak da benim için çok heyecan verici. Hem oyuncu hem yönetmen; o yüzden onunla birlikte aynı projede olmak beni heyecanlandırıyor. Erdal Özyağcılar’dan bahsetmiyorum bile J. Sete ilk geldiğinde ilk tanıştığımızda bile çok çok heyecanlanmıştım. O yüzden her üçü ile de aynı projenin içinde olmak beni kesinlikle çok heyecanlandırıyor, hem de bundan gurur duyuyorum.

AYDAN’IN HAYATA KARŞI BİR SAVAŞI VAR

-Peki canlandıracağınız Aydan karakterinden biraz bahsedebilir misiniz? Bugüne kadar canlandırdığınız karakterlerden en büyük farkı ne?

Aydan 27-28 yaşlarında tamamen mahalle kültürüyle büyümüş, çok erken yaşta babasını çok haksız bir şekilde kaybetmiş bir kadın. O yüzden hayata karşı bir savaşı var ve asla haksızlıklara boyun eğmeyen bir karakter. Şimdiye kadar oynadığım projelerden onu en büyük ayıran şey de sanırım mahalle kültürüyle büyümüş olması ve içinin bir yerinde eril tarafını sıkı sıkıya tutuyor oluşu.

-Dağhan ile Aydan’ın arasındaki aşkı nasıl tarif edersiniz?

Dağhan ve Aydan'ın arasındaki aşk deyince ilk başta söyleyebileceğim en önemli şey bu aşkın saflığı ve çıkarsız oluşu. Çünkü birbirlerine karşı öyle büyük bir sevgi besliyorlar ki hiçbir beklentileri yok, hiçbir çıkarları yok. Birbirlerini oldukları gibi kabul edebilmiş iki insanlar. Zaten küçüklükten beri birbirlerini tanıyorlar ve çocukluk aşkı da diyebilirim. O yüzden saf, duru, bembeyaz bir aşk ikisinin arasındaki.

-Şubat ayında rol aldığınız bir sinema filmi vizyonda olacak. Okurlarımıza filminizden ve varsa diğer projelerinizden bahsetmek ister misiniz?

Şubat'ın 16'sında Hatıran Yeter vizyonda. Şimdiden bunu buradan söylemiş olayım. Bu film benim hayatımın rol anlamında dönüm noktalarından biri. Çünkü çok zorlu bir işin altına imza attık. Sağır ve dilsiz birisini canlandırıyorum. Partnerimle birlikte böyle bir aşkın içindeyiz ve bizim aşkımızı imkansızlıkların içindeki imkanları aslında anlatan bir hikaye. O yüzden inanılmaz mutluyum, inanılmaz gururluyum ve inanılmaz heyecanlıyım. Çünkü çok başka bir iş oldu, çok kolektif bir çalışma oldu, herkes gönlünü yüreğini ortaya koydu. Umarım seyirci de aynı fikirde olur bizimle, heyecanlıyım.

-Hızla yükselen bir kariyeriniz var, 2020’den beri farklı projelerde yer alıyorsunuz. Sokakta yürürken oyunculuk teklifi almış birisi olarak, şimdi geldiğiniz noktada kariyerinizi nasıl değerlendirirsiniz?

Öncelikle çok teşekkür ederim. Evet yani inanılmaz büyük bir tesadüf ve şans benim yanımda oldu... Ki ben hiçbir şeyin tesadüf olduğuna inanmayan bir insanım. Oyunculuğum, oyunculuk kariyerim bu şekilde başladı. Fakat şimdi baktığım zaman o kadar büyük emekler, o kadar fazla saatler harcıyorum ki mesleğim için. Çünkü mesleğimi o kadar çok seviyorum ki bana gelen o tatlı tesadüfün ilerlemesinin tesadüf olmadığını emeklerimin karşılığını teker teker alarak gözlemlemek beni çok mutlu ediyor. Umarım aynı ivmede, aynı şekilde devam eder. İyi ki de o gün o sokaktan geçiyormuşum.

HER PROJE BENİM İÇİN AYRI BİR HEYECAN VE HER PROJE BENİM İÇİN AYRI BİR ‘İYİ Kİ’

-“İyi ki bu sektöre girdim” dediğiniz bir an var mı? Varsa, bizimle paylaşır mısınız?

Aslında her an bunu söylüyorum çünkü sakin kalıp kendimi dinlediğimde ‘başka bir yerde olmak ister miydin Sümeyye?’ diye sorduğumda her seferinde başka bir yerde olmak istemediğimi görüyor ve kendimi yine hep setlerde hayal ederken buluyorum. O yüzden her projede, her toplantıda, her okuma provasında şükrederek ‘iyi ki bu meslektesin, iyi ki bu mesleği yapıyorsun’ diyorum. Her proje benim için ayrı bir heyecan ve her proje benim için ayrı bir ‘iyi ki’. İyi ki şu anda bu röportajı veriyorum.

-Yoga yapmaya devam ediyor musunuz? Boş zamanlarınızda yogaya vakit ayırabiliyor musunuz?

Yoga yapmaya devam ediyorum aslında yaptığım şey tam olarak yoga değil. Hem pilates yapıyorum, hem fonksiyonel antrenmanlar yapıyorum, hem de bununla birlikte yoga ve meditasyonu devam ettiriyorum. Hiçbir zaman hayatımdan da çıkarmayı düşünmüyorum. Neredeyse her gün her sete giderken meditasyon ve yogamı yapmaya çalışıyorum. Beni rahatlatıyor ve günümü çok daha konforlu geçirmeme yardımcı oluyor. Evet devam ediyorum.

-Sosyal medyada sizi genellikle gülerken ve çok enerjik görüyoruz. Bunun sırrı nedir? Enerjinizi ne yükseltir, en yorgun zamanda bile keyfinizi yerine getiren bir ritüeliniz, olmazsa olmazınız var mıdır?

Teşekkür ederim. Eğer enerjik ve mutlu görünüyorsam ne mutlu benim adıma. Çünkü hayat mottom bu aslında. Her sabah uyandığım zaman ne yaşamış olursam olayım geçtiğimiz günlerde veya bir önceki günde ‘evet Sümeyye yeni bir güne başladın ve bugün çok iyi olacak’ diye uyanıyorum. Sanırım bu da benim enerjimi yükseltmeme aracı oluyor. Güzel bir müzik açıyorum, dediğim gibi meditasyonumu, yogamı yapıyorum. Ayrıca bu aralar çok fazla yemek yapıyorum. Onun da bana çok çok iyi geldiğini görmüş oldum. Bu şekilde evden çıkıyorum. Böyle mutlu olmayı seviyorum.

-Kediniz Lady nasıl? Bir önceki röportajımızda Lady’nin depremzede hayvan sahiplendirme sayfasından sahiplenilmiş bir kedi olduğunu bize aktarmıştınız. Yaklaşık 1 sene oldu, kedi sahibi olmayı sevdiniz mi? Sahiplenmeyi ve sahiplendirmeyi başkalarına da önerir misiniz?

Lady çok iyi hatta yanına bir arkadaş bile geldi. Onun da ismi Dayı. Bir sene oldu ama Lady o kadar hareketli bir kedi ki asla kilo almıyor ve bana büyümüyormuş gibi gelmiyor. Halbuki eminim  büyüyordur, geçtiğimiz seneye göre büyümüştür yani. Keyfi çok yerinde çok daha uysal. İlk geldiği zaman travmalarından dolayı biraz hırçındı ve korkuyordu. Hala bir tık uykularında problem yaşıyor ama yanına bir arkadaş - bir dost gelmiş olması onu çok rahatlattı. Şimdi birlikte oyunlar oynuyorlar ve inanılmaz bir bağımız oluştu. Umarım başka hayvanlar da sahiplenmek kısmet olur.