GENELDE HİKAYELER YUKARIDAKİLER TARAFINDAN ANLATILIR AMA BU SENARYODA KAHRAMANLARIMIZ AŞAĞIDAKİLER

Ayça Hanım merhaba, hoş geldiniz. Yeni diziniz Kirli Sepeti bu akşam ilk bölümüyle ekranlarda olacak. Yayınlanan fragmanlarında izleyiciyi yer yer güldürecek ama yer yer de hüzünlendirecek bir hikayesi var gibi duruyor dizinin. Ne anlatıyor Kirli Sepeti, bize biraz bahseder misiniz?

Kirli Sepeti’nin senaryosunu ben çok sevdim. Bir yukarıdakiler-aşağıdakiler hikayesi. Genelde hikayeler yukarıdakiler tarafından anlatılır ama bu senaryoda kahramanlarımız aşağıdakiler ve hikayenin en çok bu kısmı ilgimi çekti. Ayrıca ilk bölümde ölen bir çalışan var. Bu kız balkondan düşüyor mu, itiliyor mu, atılıyor mu… Soru işaretleriyle başladığımız bir bölüm bekliyor hepimizi. Bu da hem ülkenin genelinde hem de benim şahsımda çok  hassas bir mevzu. Senaryonun hem merak unsuru olarak hem de toplumda bunun tekrar gündeme gelmesiyle ilgili tuttuğumuz bir tarafı da var.

Hem eğlenceli hem hüzünlü yanları var gördüğümüz kadarıyla fragmanda demişsiniz. Mesela eğlenceli yanları bu senaryoyu kabul etmemdeki en büyük sebeplerden biri. Bugüne kadar seyirciyle bu şekilde çok fazla karşılaşmamıştık. Benim için de çok keyifli geçiyor bu tarafı. Gerçekten ben de özlemişim böyle biraz daha hafif ve komik roller oynamayı. Ama aslında bu, üç yalnız kadının dayanışması ve kız kardeşlik hikayesi. Bu kadınlar birbirlerinin ailesi olmuşlar, her koşulda birbirlerini koruyup kollamışlar.

SONGÜL GİBİ ÇOCUKLARINI TEK BAŞINA BÜYÜTEN ÇOK FAZLA KADIN VAR. ONLAR BU KADINLARI SEYREDERKEN EMİNİM KENDİLERİNDEN DE ÇOK ŞEY GÖRECEKLER

Gelelim canlandırdığınız Songül karakterine. Kimdir Songül? Karakterinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Songül on beş yıldır, Canan Hanım'ın evinde çalışıyor. Artık onunla işveren ve çalışan dışında başka bir ilişkileri de var. Songül o evin de oğlunu  büyütmüş kendi çocuklarıyla birlikte, ona da annelik etmiş, çok emek vermiş. İlkgülle  İlkkanı da - yani kendi çocuklarını da- tek başına büyük mücadelelerle büyütmüş. Aslında çok cabbar bir kadın. Medine ve Hayriye'nin de günü gelmiş ablası olmuş, günü gelmiş annesi olmuş; onları korumuş- kollamış. Songül hayatını yaşarken kendini çok da ön plana koymamış bir kadın.

Songül gibi çocuklarını tek başına büyüten çok fazla kadın var. Onlar, bu kadınları seyrederken eminim kendilerinden de çok şey görecekler. Çünkü bu ülkede tek başına bir kadın olarak var olmak, çocuklarını yetiştirmeye çalışmak hiç de kolay değil bence. O yüzden zorlu bir mücadelenin gücünü görecekler. Bunu çok önemsiyorum. Çabalamayı ve umut etmeyi hiçbir zaman bırakmamak gerekiyor ve bu hikaye de onlara ilham olacaktır diye düşünüyorum.

Songül’ün çok yakın olduğu kadın arkadaşları Medine ve Hayriye... Bu üç kadını sırt sırta vermiş olarak göreceğiz. Siz bu üçlü arkadaşlığın dinamiğini nasıl anlatırsınız?

Hayriye, Medine ve Songül arasında bir kız kardeşlik dinamiği var aslında…Ne olursa olsun birbirlerinin yanında, arkasında, önünde, sağında durup her zaman destek olmak… İyi günde, kötü günde, birbirlerinin aileleri olmak; seçilmiş aileleri olmak belki. Bu ilişki; bu arkadaşlık, dostluk ve tamamen kız kardeşlik birlikteliğinden, bu dinamikle yürüyecek.

Kirli Sepeti’nin oyuncu kadrosu gerçekten çok güçlü. Birbirinden güçlü isimler ve her ismin canlandırdığı orijinal karakterler...Sizin en sevdiğiniz karakter kim? :)

En çok kendi oynadığım karakter Songül'ü seviyorum.

Peki Ayça Bingöl oyunculuk dışında neler yapmayı sever? Boş vakitlerinde neler yapar?

Oyunculuk benim işim onun dışında yaşadığım bir hayat var. Ailem var, çocuklarım var, hobilerim var, arkadaşlarım var. İşe gitmediğim zamanlarda eğer çok yorucu bir hafta geçirdiysem dinlenmeyi tercih ediyorum. Ama daha çok çocuklarla beraber olmak, onlarla bir yerlere gitmek, eğer daha geniş tatillerimiz varsa, yeni yerler görmek benim en sevdiğim şeyler.

BUNCA YILLIK MESLEK HAYATIMDA GALİBA BENİ EN ÇOK ETKİLEYEN ŞEY SEYİRCİYLE ARAMDA KURDUĞUM BAĞ

Bugüne kadar çok konuşulan, gündem yaratan birçok karakter canlandırdınız ekranda ve tiyatro sahnesinde. İzleyicilerden aldığınız en ilginç, sizi en çok etkileyen yorum neydi?

O kadar zaman içinde bir çok pozitif, zaman zaman da eleştirel  yorum almışımdır. Hepsinin değeri, kıymeti ayrıdır. Ama bunca yıllık meslek hayatımda galiba beni en çok etkileyen şey seyirciyle aramda kurduğum bağ. Bu bağ o kadar enteresan bir bağ ki ben uzun zaman ortalıkta görünmesem bile, iş yapmasam bile devam ediyor. Ve sonra her seferinde o seyirciyle tekrar karşılaştığımızda kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu, beni meslek hayatımda en çok etkileyen şeylerden biri. Bu tiyatroda da böyle, ekranda da böyle…

En son Güngör Dilmen’in ‘Ben Anadolu’ adlı oyununda tiyatro seyircisiyle buluştunuz. Yıldız Kenter ile bütünleşmiş bu oyunu, Yıldız Kenter’in öğrencisi olarak yorumlamak sizde neler hissettirdi?

“Ben Anadolu” demek  Yıldız Kenter demek. Ben Yıldız Kenter'in öğrencisiyim. Oyunu tiyatro sahnesinde oynamam için  bana geldiklerinde gerçekten hem çok gururlandım. Hem çok korktum, hem  çok heyecanlandım… Bir sürü şey yaşadım. Ama Yıldız Kenter’in öğrencisi olarak da hemen elimi taşın altına koydum. Bu da sanırım hocanın bize öğrettiği en önemli şeylerden biri.

Geçtiğimiz aylarda Ben Anadolu, Nysa Antik Kenti’nde sahnelendi. Antik bir sahnede böyle bir oyunu oynamak sizde nasıl hisler uyandırdı?

Nysa’da oynamak, sahne üzeri deneyimlerimin en etkileyicisiydi. Oyunu normalde bir perdeye yansıtıyoruz ama orada taşlara, antik kente yansıttık, çok da müsaitti. İki bin kişi izledi. Rüya gibiydi. Yaşadığım en büyük atmosferlerden biriydi antik kentte oynamak. Oyun sanki yerini buldu.

Önümüzdeki dönemde sizi başka bir tiyatro projesinde görebilecek miyiz? Bize bahsetmek istediğiniz yeni projeniz var mı?

Önümüzdeki sezonu Kirli Sepeti’yle geçirmeyi düşünüyorum. Bu çalışma temposunda zaten yeni bir oyun provası yapamam. Zaman zaman Ben Anadolu'yu oynayabilirim. Ama yeni bir tiyatro projem olmayacak.

KONU ÖZELLİKLE TİYATRO OLUNCA BİRAZ AÇGÖZLÜ OLUYORUM GALİBA ROL KONUSUNDA

Dünya tiyatrosuna baktığımızda bugüne kadar yazılmış tiyatro metinleri içinde en çok hangi rolü canlandırmak isterdiniz?

Konu özellikle tiyatro olunca biraz açgözlü oluyorum galiba rol konusunda. Güzel olan her rolü oynamak isterim ve istiyorum, o yüzden tek bir şey söylemeyeceğim. İyi olan, iyi yazılmış her kadın karakteri oynamak isterim.

Sevgiyle büyüttüğünüz iki kızınız olduğunu biliyoruz. Annelik sürecinde hayata dair kızlarınızdan öğrendiğiniz, onların hayatınıza dahil olmasıyla fark ettiğiniz en büyük şey neydi?

Kızlarımın hayatıma katılması ve anne olmak yepyeni bir kimlik demek. Hayatı ve kendinizi bambaşka bir yerden, yepyeni bir anne kimliğiyle yeniden var etmek demek. Yeni bir varoluş hali... Aynı zamanda onlarla birlikte tekrar büyümek, kendi içinizdeki bütün o çocukluk yolculuğunuza tekrar çıkmak harika bir deneyim. Bu beni büyüten bir deneyim oldu ve olmaya da devam ediyor. Ölene kadar da öyle olacak.

Eşiniz çok başarılı bir tiyatro yönetmeni, siz çok başarılı bir oyuncusunuz. Kızlarınızın sanata ilgisi var mı? Böyle yetenekli bir ailede büyümek büyük bir şans olmalı kızlarınız için. Oyuncu olmak ya da yönetmen olmak gibi bir istekleri var mı?

Çocuklar şu an henüz küçükler. Bu konuda o tarz söylemleri yok ama eğer isterlerse biz her zaman onların yanlarında oluruz, onlara destek oluruz. Benim için aslolan kendi mutluluk ve varoluşlarını bulabilecekleri ve severek yapacakları bir işleri olması. Ne olduğunun hiçbir önemi yok, yeter ki kendilerini var edebildikleri ve mutlu oldukları bir işleri olsun. Tabii ki tiyatroda da, setlerde de bulundukları için bir aşinalıkları, bir ilgileri oluyor ama bunu profesyonel bir mesleğe dönüştürürler mi, onu zaman gösterecek.

Kardeşiniz Ilgın Bingöl de başarılı bir oyuncu. Sanata ilgisi olduğunu ve oyuncu olmak istediğini söylediğinde Ilgın Hanım’a neler söylediniz? Verdiğiniz tavsiyeler oldu mu?

Evet kız kardeşimle aramızda çok yaş farkı var. O, küçüklüğünden beri benim konservatuvardan arkadaslarımla birlikte büyüdü. Benim bütün eğitim hayatıma, bütün oyunculuğa başlama dönemime, ilk gençlik dönemlerime hepsine şahit oldu. Belki çok etkilendi. Yetenekli de bir kızdı, O da konservatuarı bitirdi. Ben de Ali'de O’na her zaman destek olduk, hala da olmaya devam ediyoruz. O da iyi bir genç ve iyi bir oyuncu olarak hayatına devam ediyor. Sadece kardeşime değil ama bütün genç oyunculara verebileceğim öğüt şu; sadece kendi tecrübelerime  dayanarak söyleyebilirim ki, hayata ve mesleğe karşı her zaman disiplinli, istikrarlı, çalışkan ve tutkulu olmanız gerekiyor.