“Son Yaz” 2. sezonuyla yayınlanmaya devam ediyor. Dizide 3 yıllık bir zaman atlaması yaşadık ve Halil Sadi Sancaktar’ın halefi Cihan Sancaktar olarak kadroya katıldınız. Diziye dahil olma sürecinizden bahseder misiniz?
O3 Medya beni “Aziz” dizisinin Kenan karakterine bir deneme çekimi yapmak için davet etti. Yapımcı, yönetmen ve ekiple tanıştıktan ve audition’u verdikten bir gün sonra diziye yapım tarafından onaylandım. Ancak birkaç hafta sonra yapımdan yeni bir teklif aldım ve Aziz görüşmem, “Son Yaz” dizisine vesile olmuş oldu. Böylece “Son Yaz” ekibine dahil oldum.
“CİHAN’IN HER YANINI SEVMEYE ÇALIŞIYORUM”
Cihan Sancaktar çok başarılı, zeki, disiplinli ama bir o kadar da soğukkanlı ve kontrollü birisi. Siz Cihan’ın en çok hangi özelliğini sevdiniz?
Aslında Cihan'ın her yanını sevmeye çalışıyorum. Bazı özelliklerini sevmesem de ve bana çok yabancı kalsa bile, seyirciye sevdirebilmem için ilk önce benim onu olduğu gibi kabullenip sevmem lazım.
“CİHAN BENİM KARAKTERİME ÇOK UZAK BİR KİŞİLİĞE SAHİP”
Cihan’ı canlandırmanın yer yer zorlukları oluyor mu?
Cihan benim karakterime çok uzak bir kişiliğe sahip o yüzden evet, zor oluyor. Ama bu zorluklar, bu ters köşe roller bana hep neden oyunculuk yaptığımı hatırlatıyor. Bu kadar soğukkanlı ve kontrollü birini canlandırmak benim için yeni bir oyun alanı oldu. Cihan'la daha çok vakit geçirdikçe bu alanları da birlikte genişleteceğiz diye düşünüyorum.
“SEYİRCİNİN KARAKTERLE BİR BAĞ KURMASI BENİM EN ÇOK ÖNEMSEDİĞİM ŞEY”
Cihan Sancaktar, Akgün ve Yağmur’un hayatını bu sezon zorlaştıracağa benziyor. İkiliye huzur vermeyen bir karakter olarak izleyiciden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Şimdilik iyi tepkiler alıyorum açıkçası, diziye yeni bir enerji geldiği için seyirci çok mutlu ama gelecek bölümlerde nereye gider bu konu tabii onu bilemem. Henüz bir şey görmediler diyormuşum. Cihan'ın gidişatı yetenekli senaristlerimizin elinde, onların hikayeyi götürdükleri yere bağlı, ya seyirciler beni sevmez ya da tam tersi olur. Önemli olan hikayeye hizmet etmek. Ben oyuncuyum, seyircinin karakterle iyi ya da kötü bir bağ kurması benim en önemsediğim şey. Cihan kibarlığıyla Yağmur'u aşkına inandırabilirse ve hikaye güzel bir şekilde ilerlerse, Cihan adına seyirciyi güzel ve etik bir şekilde kazanabilirim. Ancak ne olacağını hepimiz birlikte göreceğiz, bu da işin güzelliği ve heyecanı.
Hamburg’da işletme okumuş, ardından Türkiye’ye dönmüş bir karakter aslında Cihan. Siz de Almanya doğumlusunuz ve uzun bir süre orada yaşadınız. Sizi role çeken şeylerden biri de bu ortak özellik olmuş olabilir mi?
İlk etapta İngiltere/Oxford’da işletme okumuş bir Cihan’dı aslında… Benim Almanya’dan gelmemle birlikte, “Onu Hamburg'da işletme okumuş bir Cihan yapsak daha iyi olmaz mı?” dedik, ortak kararla bunu bana özel değiştirdik ve ekibin bu uyumu önemsemiş olması benim de role daha çabuk adapte olmamı sağladı tabii.
“14 YAŞINDA BREAK DANS YAPMAYA BAŞLADIM”
2006-2010 yılları arasında Almanya’da oyunculuk eğitimi aldıktan sonra, oyunculuk kariyerinizi de orada başlatmışsınız. Sizi oyunculuğa yönlendiren şey neydi?
On dört yaşında Almanya'da break dans yapmaya başlamıştım ve amatör bir dans grubum vardı. Ekibimle sahnelere çıkıp gösteriler yapıyorduk. Gösterimizde hareketlerimizin eşliğinde seyircimize farklı farklı hikayeler anlatıyorduk. Bu sahne tecrübelerim beni oyuncu olmaya teşvik etti, zaten “bir kere sahneye çıkan vazgeçemez” derler hep - Ben de bunun canlı kanıtlarından biriyim sanırım.
“KENDİMİ BİR DÜNYA İNSANI OLARAK GÖRÜYORUM”
Bir Türk olarak Alman yapımlarında yer almak size nasıl hissettirdi? Türk ve Alman izleyicilerden nasıl dönüşler alıyordunuz?
Türkiye’dekiler beni Türk zannediyor. Almanya’dakiler ise beni Alman zannediyor. Ben kendimi ise bir dünya insanı olarak görüyorum. Bu iki kültürü bildiğim ve iki dili ana dilim gibi konuşabildiğim için çok şanslı hissediyorum. Benim için işte bu, en büyük zenginliklerden biri.
Türkiye’deki oyunculuk kavramıyla, Almanya’daki oyunculuk kavramını nasıl karşılaştırırsınız?
Türkiye'de diziler çok yoğun ve hızlı şartlar altında çekiliyor. Yeri geliyor 4,5 sayfalık sahneyi iki saat önceden alıp, sonrasında hem ezberini oturtup hem oyun verip çekmek zorunda kalıyoruz. Almanya'da ise her şey 1 ay önce yapılmış programa göre hizmet ediyor. Spontane hiçbir şey olmuyor. Türkiye’de bir program var ama maalesef değişme ihtimali çok yüksek. Her iki çalışma durumundan da büyük tecrübeler edindim. Ve iyi ki de her şey olduğu gibi, herkesin sistemi bir şekilde işliyor. Bana düşen de öğrendiklerimi mesleğe yansıtmak oluyor.
Almanya'ya dönme gibi bir planınız var mı?
Benim için dönme ihtimali gibi bir şey söz konusu değil, iki ülke de benim evim. Nereye gidersem oraya dönmüş oluyorum aslında o nedenle işim nerdeyse ya da yeni bir iş başlayana kadar orada kalmayı tercih ediyorum. Kendimi bir dünya insanı olarak gördüğüm için benim evim dünyam, başka ülkelerde farklı projeler olursa da oraya gidebilirim ve sonrasında yine evim neredeyse oraya dönerim.
Sizin için 2021 yılı nasıl geçiyor? Önümüzdeki yıl için kendinize koyduğunuz bir hedef var mı?
2021 benim için çok yoğun geçti ve bu kadar uzun süren pandemi döneminde bir projede yer aldığım ve çalışabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Hedefim; kendimi hem oyuncu hem insan olarak geliştirebilmek ve daha iyi olabilmek. Bana açılan kapıları en iyi şekilde değerlendirmeye bakarım…
Bisiklete binmeyi sevdiğinizi biliyoruz. Setten arta kalan zamanlarda bisiklete binme fırsatı elde edebiliyor musunuz? Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz?
Maalesef son zamanlarda bisiklete binmeye pek vakit ayıramıyorum. Malum, İstanbul'da bisiklet kullanmak biraz zor ve riskli. Ama gelecek günlerde ekip arkadaşlarımla ormanlarda bisiklet turuna çıkacağımıza dair planlar yaptık, umarım olur. Boş zamanlarımda onun dışında evde spor yaparım ve dans ederim. Dışarıda bol bol koşuya çıkarım ve yeni sporlar denerim.
Bir başka röportajınızda Fransızca ve Arapça öğrenmeye çalıştığınızı söylemişsiniz. Nasıl gidiyor dersler?
Yoğun bir tempoda çalıştığımız için son zamanlarda ezber yapmaktan yabancı dillere pek vakit ayıramadım. Daha az vakit ayırabiliyorum ama hala deniyorum. Gelişmeler bu iki dilde biraz aksadı ama yine de bir hareket var.