“SEDA İSTEDİĞİNİ ALMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPABİLECEK BİR KARAKTER”
Oluversin Gari film serisinin ilk filmi “Aşk Oluversin Gari” bu akşam NOW izleyicisiyle buluşacak. Karakteriniz Seda, Güney ile çocukluktan itibaren birlikte büyümüş ve onu tanıdığı ilk günden beri kendisine aşık… Fakat bir türlü aşkına karşılık bulamadığı için her seferinde daha da hırslanıyor. Sizce Seda, istediğini alabilecek kadar gözü kara biri mi?
Seda istediğini almak için her şeyi yapabilecek bir karakter, tabi ki insanlık sınırlarını aşmayacak kadar. Tüm hayatı çocukluğundan beri zenginlik içinde geçen bir genç kıza, çocukluk aşkı hayır derse, tabii ki Seda için kendi dünyasında asla ama asla kabul edemez bir durum oluşuyor.
Bu hırs Derya ile Seda arasında ne gibi sorunlar yaratacak, biraz spoiler alabilir miyiz sizden?
Gerçek olan hiçbir şeye kimse zarar veremez. Sürprizler kaçmasın :)
Bunun yanı sıra köyün minibüsçüsü Ahmet de Seda’ya platonik aşık. Yaz boyunca çok eğleneceğiz gibi görünüyor :)
Ahmet ile Seda iyi bir ikili oldu, önümüzdeki bölümlerde daha çok eğleneceğimiz sahneler de geliyor…
Hayattaki tek amacı çocukluk aşkı ile evlenmek olan Seda’yı dört kelime ile tanımlamanızı istesek neler söylersiniz?
Seda hırsları olan, her zaman istediğini almış, Güney karakteri de aslında burada Seda’nın sınavı olmuş oluyor, kendi gündemi olmayan hiçbir şeye tahammülü yok ve en önemlisi de zeki ve bilmiş bir karakter.
“MİLAS’TA EN ÇOK SICAKLAR ZORLUYOR”
Milas’ta yapılan çekimlerde sizi en çok neler zorladı?
Tüm ekip olarak sözcü olursam eğer en çok sıcaklar zorluyor. Ama yine de her şey o kadar güzel ilerliyor ki… En başta yapımcımız ve sevgili yönetmenimiz Hasan Doğan’ın motivasyonu sayesinde, su gibi akıp giden bir setimiz var…
Oyunculuk kariyerinizde bugüne kadar birçok farklı projede yer aldınız. Şu ana kadar en unutamadığınız projeniz hangisi oldu?
Bugüne kadar oynadığım her projemin bende ayrı yeri var fakat en çok istediğim şey bir doğulu kızını oynamaktı. Son oynadığım Petrol Sevdası televizyon filminde sette geçirdiğim her anı ömrümün sonuna kadar hatırlayacağım…
“HAYATA AT GÖZLÜKLERİYLE BAKIYORDUM”
2009-2013 yılları arasında Drama ve Oyunculuk Bölümünü bitirdiniz, konservatuar mezunusunuz. Konservatuar öncesi ve sonrasını nasıl karşılaştırırsınız?
Ben sayısal öğrencisiydim. Ancak konservatuar okumak benim hayalimdi, okulu sektör için okumadım, tamamen kendi dünyam için ilerde hocalık da yapmak istediğim için okudum. Konservatuar öncesinde daha kapalı bir dünyam vardı, hayata at gözlükleriyle bakıyordum. Tabii bunda yaşımın küçük olmasının da payı vardı, konservatuara girdikten sonra tüm dünyam değişti. At gözlüklerini bir kenara atıp, hayata bütünüyle bakmaya başladım.
“EN BÜYÜK HAYALLERİMDEN BİRİ MÜZİKALDE YER ALMAK”
Siz oyunculuk dışında sanatın birçok dalına ilgi duyuyorsunuz. Şiir ve senaryo yazıyorsunuz, sesiniz de güzel. Önümüzdeki dönemlerde hayranlarınıza bir sürpriz gelir mi?
En büyük hayallerimden bir tanesi de aslında bir müzikalde yer almak, kendi yazdığım 3 tane hikayem var onları hayata geçirmekte tabii ki isterim. Hayatım boyunca inandığım bir şey daha var ki her şey zamanı gelince bir şekilde oluyor…
“DRAMA OKULU PROJEMİN SUNUM DOSYALARI HAZIR”
Başka bir röportajınızda “İleride drama üzerine bir okul açabilirim” demişsiniz. Bu hayalinizle ilgili bir gelişme oldu mu? Başlıca hedefleriniz arasında bu hedefiniz yer alıyor mu hala?
Tabii ki var, bu projemin sunum dosyaları bile hazırda duruyor, 23-24 yaslarındayken bir atılım yapıp açmayı düşündüm, görüşmeler de yaptık bununla ilgili. Ancak şu an kariyerimin en güzel noktasındayım. Onun zamanı şimdi değil diye düşüyorum. Biraz daha ileriki zamanlarda tabii ki o projemi de var etmek isterim.
“Oyunculuğumda sade olmaya çalışıyorum” sözünü kullandınız daha önce. Bunu tercih etmenizin sebepleri nedir? Genellikle ne gibi roller dikkatinizi çekiyor?
Oyunculukta farklı şeyler beni cezbediyor, heyecanlandırıyor. İnsan her yeni gün üzerine yeni şeyler koyup, yeni yollara çıkmak istiyor. Bu son 1 yıl içinde yaptığım tüm projelerde Allah kalbime göre verdi şükürler olsun ki... Onların bir an önce vizyona girmesi için de heyecanla gün sayıyoruz.
“AKLIMA KOYDUĞUMA GÖNLÜMÜ EKLERİM”
Üniversite okuma kararını siz daha sonra almıştınız, “okuyacağım” dediniz, başarılı oldunuz. Modellik yapayım derken yarışmada birinci oldunuz, piyanoyu kendi kendinize nota bilmeden öğrendiniz, yemeklerinizi yiyenler parmaklarını yiyor :) On parmağınızda on marifet. Tuttuğunu koparan biri olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Sevdiği her şeyi aşkla yapan biri diyebiliriz. Aklıma koyduğuma gönlümü eklerim ben hep, o zaman her zaman güzelleşir hayatım. Hayatı, yaşamı, anda kalmayı seçerim hep. Ufak şeylerden mutlu olan bir insanım, sevdiğim şeyleri de sonuna kadar layığıyla yapmalıyım derim hep…
Böyle güçlü bir kadın figürünün rol modeli kim diye öğrenebilir miyiz?
Tabii ki ailem. Çünkü her zaman tüm kalpleriyle benim yanımda oldular.
“ÇOCUKKEN ÇOK KİLOLUYDUM, 1 YILDA 18 KİLO VERDİM”
Günümüzde bazı büyük moda ve giyim markalarının da desteğiyle var olan “güzellik” algısı artık değişmeye ve yeniden şekillenmeye başladı. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Size göre güzellik nedir?
Güzellik herkesin dilinde ama hiç kimsenin fikrinde olmayan bir durum değil mi aslında? Ben dahil çocuk yaşlarda güzellik algıları, manipülasyonları yüzünden sıkıntıya düştüğüm olmuştu. Çocukken çok kiloluydum ve 18-19 yaşlarıma geldiğimde insanların beni kilomla ilgili yermelerinden bıkıp bir yılda tam 18 kilo verdim ve sonrasında Best Model Yarışması’na katıldım. Ne için aslında? Tamamen “Bakın, artık ben zayıfladım” diyebilmek, zayıfladığımı gösterebilmek için. Şimdiki Melis gülüyor sadece. Ne takılıyorsun değil mi kızım? Ama gül geç şişman, zayıf, güzel, çirkin neye göre kime göre? İnsanlar hayatınla ilgili sen izin verdiğin kadar yorum yapabilirler. Hayatının kendi başrolünde her zaman zirvede olduğunu kabul edip, kendine en çok değeri verdiğin gün tüm algılar, dağılıyor aslında. O yüzden buradan son olarak şunu söylemek istiyorum ki kimin nasıl gördüğüne aldırış etmeden, önce kendi kendimizi sonsuz sevelim, o zaman dünyan da değişiyor, dünyandakiler de…
“KULLANMADIĞIM BİRÇOK ŞEYİ İHTİYACI OLANLARLA PAYLAŞIYORUM”
Edindiğimiz bilgilere göre ayakkabılara ve şapkalara karşı bir tutkunuz var :) Özel bir koleksiyonunuz var mı? Nasıl oluştu bu tutku?
Aslında eskiden vardı öyle bir tutkum, 25 yaşına kadar. Son 3-4 senedir öyle bir tutkum kalmadı. Hepimiz evriliyoruz zamanla, her yıl kullanmadığım birçok şeyi çevremde ihtiyacı olanlarla paylaşıyorum ve ihtiyacım olan herhangi bir şeyden 1 tane olması yeter artık benim için. Sanırım evimin içinde eşya kalabalığı istemiyorum.
Hayatınızı anlatan bir film veya mini dizi çekiliyor olsaydı adı ne olurdu ve başrolde kimlerin olmasını isterdiniz? :)
Hayatımla ilgili bir film olsaydı adı “Sevmekle İlgili Bir Problemimiz Yok” olsun isterdim. Benim hikayem çekiliyor olsa, o hikayeye en çok yakışacak kişiler yanımda yer alır zaten :)