DOBRA VE NÜKTELİ KONUŞMALARIMLA SEYİRCİNİN YÜZÜNE TATLI BİR TEBESSÜM OTURTMAYA GAYRET EDİYORUM

Cengiz Bey merhaba, umarım keyfiniz yerindedir. Leyla: Hayat... Aşk... Adalet... artık 20 bölümü devirdi ve büyük bir hayran kitlesine de sahip.  Bu dizide yer aldığınız için nasıl hissediyorsunuz? Bu projeye katılma kararınızı ne etkiledi?

Diziye katıldığım için çok mutluyum. Hem ekipte hem oyuncular arasında daha önce çalıştığım insanlar olduğu gibi yeni arkadaşlarımızla çalışma fırsatı buldum. Birbirinden değerli genç kardeşlerimizle 21. bölümü çekiyoruz şu anda mutluyuz.

Diziye katıldığınızda, izleyiciye nasıl bir izlenim bırakmak istediniz? Şu ana kadar aldığınız geri bildirimler, bu hedefinizle nasıl örtüştü?

Diziye yönetmenimiz Hilal Saral’ın davetiyle geldim. Eskiye dayanan bir dostluğuz var. Benim İngiltere’den ilk geldiğim yıllarda sanırım 19 yıl önce ‘Karagümrük Yanıyor’ diye bir iş çekmiştik beraber. Hep irtibatta kaldık ama bir işte denk gelemedik, kısmet bugüneymiş. Ay Yapım’la da aynı şey oldu. Kerem Çatay’la hep karşılıklı çalışmak istedik ama bu zamana kadar olmadı, onun için de ayrıca mutluyum.  Aldığımız yorumlar gayet iyi. Umarım böyle devam eder.

Selman’a hayat veriyorsunuz. Karakterinizin dizinin ana hikayesine ne şekilde hizmet ettiğini düşünüyorsunuz?

Ben ailenin büyüğü rolündeyim, onun gerektirdiği çatışmalara olgunlukla müdahale eden, ara bulan, çözümler üretmeye çalışan, aileyi bir arada tutmaya çalışan ama bir taraftan da oğlumun çıkarlarını korumaya çalışan bir yere doğru çekmeye çalışıyorum Selman’ı. Arada dobra ve nükteli konuşmalarımla seyircinin yüzüne bu kadar çatışma içinde tatlı bir tebessüm de oturtmaya gayret ediyorum. Meltem Baytok’la iyi bir ikili olduk. Dengeliyoruz birbirimizi. Yakın zamanda Günay Karacaoğlu’nun katılmasıyla hatta yaşıt bir üçlü olduk. Gülüyoruz baya.

Leyla: Hayat... Aşk... Adalet... dizisindeki en unutulmaz sahneniz sizce hangisiydi? İzleyicilere yansıyan en güçlü duyguyu hangi anla hissettiniz?

Birçok sahne var gözümün önüne gelen ama en akılda kalanı Gonca’nın bir panter gibi yemek masasına çıkıp ortalığı dağıttığı aile içindeki ilk şaşkınlık unutulmazdı. Hilal’in usta yönetmenliği ve ekibimizin de her anlamda süper iş çıkardığını eklemek gerekiyor o sahnede. Yine Alperen’in, Cemre’nin, Halil İbrahim’in, Yiğit’in bir sürü sahnesi geliyor gözümün önüne. Hepsi birbirinden kıymetli. Genç arkadaşlarımızın karakterlerine sahip çıkmalarını, iş disiplinlerini, yüksek konsantrasyonlarını takdirle takip ediyorum.

YAPTIĞIMIZ İŞİN TAM ANLAMIYLA BİR EKİP VE UYUM MESELESİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.

Sette en çok keyif aldığınız anlardan biri nedir? Karakterinizin dışındaki ekip üyeleriyle olan ilişkileriniz nasıl?

Ben ekipçi bir oyuncu olarak bilinirim sette. Özel hayatımda olan hiçbir şeyi sete ve çalıştığım insanlara yansıtmam, yüksek moralde tutup, motive etmeye çalışırım yanımdakileri de. Sete çıktığımda en küçüğünden en büyüğüne hepsinin gözünü yakalamadan günaydın demeden işe başlamam. Hep beraber yarattığımız enerjinin işimizi iyi kıldığına inanıyorum. Yaptığımız işin tam anlamıyla bir ekip ve uyum meselesi olduğunu düşünüyorum.

Oyunculuk kariyerinize başladığınızda, bugüne kadar kendinizi nasıl bir yolculukta buldunuz? En büyük dönüm noktanız neydi?

Sürekli oyun kuran, oyun kurmaktan zevk alan, zaman ve mekanda yolculuk etmeye bayılan çocuksu yönümü beslediği için oyuncu oldum, iyi ki de olmuşum. 15 yıllık Londra hayatından sonra Türkiye’ye dönüş en önemli noktasıydı hayatımın. 21 yıllık sahne oyuncuğunun ardından 19 yıllık dizi ve sinema oyuncuğunun kapılarını açtı bana ve büyük kitlelerle buluşturdu beni.

Gerçekten sizi çok etkileyen veya ilham veren bir karakter oldu mu? Kendi hayatınıza dokunan bir rol var mı?

Tabi ki Leyla ile Mecnun’da ki Erdal Bakkal benim için inanılmaz bir kıymet ve hala öyle ama gerçek hayattaki karakterime en yakın rol Berkun Oya’nın ‘Kuvvetli Bir Alkış’ dizisindekidir.

BİR GÜNÜN ERTESİ GÜNLE AYNI OLMADIĞI GERÇEĞİNİ SÜREKİ SURATIMA ÇARPAN VE BENİ HER ANLAMDA DİRİ TUTAN BİR MESLEK OYUNCULUK

Sahneye çıkma ya da kamera karşısında olma ile ilgili özel bir hazırlık süreciniz var mı? Sizi bu işte en çok motive eden şey nedir?

Bir günün ertesi günle aynı olmadığı gerçeğini sürekli suratıma çarpan ve beni her anlamda diri tutan bir meslek. Yeni yolculuklar zaman ve mekanda her zaman motive eder beni.

Her ne kadar eğlenceli bir iş olsa da, oyunculuk gerçekten çok emek gerektiren bir meslek. Bu mesleğin zorlukları neler?

Bu eğlenceli kısmı bizim sektörün içine girmeyen insanların yaygın görüşü ama doğru değil. 6 günde iki ekip halinde iki saatlik bir bölüm yetiştirmenin zorluğunu ancak bunu yaşayanlar bilir. Setler eğlenceli yerler değildir ama biz o meşakkatli çalışma  ortamı içinde tabi ki hep ekip hem oyuncu arkadaşlarımızla mümkün olduğu kadar eğlenceli hale getirmeye çalışıyoruz ve mutlaka gülecek bir şeyler buluyoruz. Her işin zorluğunu unutmayın içine girdiğinizde anlarsınız.

Genç oyunculara önerileriniz neler? Kariyerlerine başlamak isteyenler için hangi tavsiyelerde bulunursunuz?

Daha basit ve minimal düşünerek ve tamamen hissiyata yüklenerek bu işi yapmaları ve metodlar yerine sezgilerine güvenmelerini salık veririm. Çok sezgisel bir iş yapıyoruz aslında. Eski bir Uzak Doğu atasözü “Parçaları birleştirmek soylu bir sanatsa gereksiz parçalardan kopmak daha soylu bir sanattır, hayatın anlamı gereksiz parçalardan kurtulmakta yatar” der.

Oyunculuk dışındaki ilgi alanlarınızdan veya hobilerinizden bahsedebilir misiniz? Sahne dışında sizi ne besler?

Ailem, kızlarım her şeyim. Dostlarıma zaman ayırır, iyi zaman geçiririm, bilinmez ama  bir siyasi hayatım da var 15 yaşımdan beri . Klavye aktivisti hiç olmadım, sahada çalışırım. Dayanışma Gönülleri Derneği başkanıyım, depremden sonra çok emek verdiğimiz Hatay’a gidiyorum bu akşam 6 Şubat anmalarına katılmak için mesela. Ben ve arkadaşlarım hangi dağ efkarlıysa orda olmaya hep özen gösterdik tüm hayatımız boyunca. Seyahat etmeyi severim, tüplü dalış, doğa sporları önceliğim. Yılbaşında Küba’daydım, dostlarımı gördüm geldim. Kızlarımın hepsi Londra’da işten zaman bulur bulmaz onları çok özlüyorum yanlarına  koşmaya çalışıyorum.