LEYLA: HAYAT... AŞK... ADALET...  ÇALIŞMADIĞIM YERDEN SORU ÇIKAN SINAV GİBİYDİ

Zeyno Hanım merhabalar. NOW ailemize hoş geldiniz! “Leyla: Hayat... Aşk... Adalet...” tam gaz devam ediyor ve çarşamba günlerinin vazgeçilmezi oldu. Sizce dizi başarısını neye borçlu?

Leyla: Hayat... Aşk... Adalet... başarılı bir iş oldu evet. Zaten öyle olacağı belliydi. İnsana dair ne varsa satır aralarında gizliydi. Hayat bazen iyi davranmaz insana yenik düşenler olur, vazgeçenler, umursamayanlar, gaddar olanlar, şefkatle dokunanlar olur, düştüğü yerde kalanlar olur, ya da düştüğü yerden daha kuvvetli kalkanlar, adaletsizliğin, haksızlığın, kötülüğün bu kadar çok belirgin olduğu bir dönemde kırılan dallarını onarmaya çalışan ve onları korumaya çalışan insanların hikayesi elbetteki izlenebilir, merakla takipte kalınacaktı bu iş.

GÜZİDE, BOZKIRDA AÇAN MOR RENKLİ TEKİNSİZ YABANİ OT GİBİ

Senaryo size ilk geldiğinde neler düşündünüz peki? Neydi sizde Güzide’yi canlandırma isteği uyandıran şey?

İlk geldiğinde çok beğendim ve heyecanlandım sıradan bir iş değildi ters köşeleri olan çalışmadığın yerden soru çıkan sınav gibiydi. Sadece bildiklerinle değil hissettiklerinde de yürümen gereken bir yol gibiydi, farklıydı gizemli ve gerçek doğaüstü ve doğal çelişkili ve süprizli. Kast aşaması daha tamamlanmamıştı hangi rolü oynayacağım daha tam net değildi ve okurken şöyle dedim allahım Güzide nasıl güzel bir karakter her şeyiyle uçsuz bucaksız bir bozkırda açan mor renkli tekinsiz yabani ot gibi ve yürekten istedim ve heyecanlandım Güzide karakteri için sonra çok kıymetli hocam Hilal Saral, Güzide karakterinde beni görmek istediğini söyleyince heyecanım beşe katlandı tabi. Kadın karakterler çoğunlukla belirli sınırların içinde kalmak zorunda kalıyorlar. Yazılıyor tabii bu tarz korkusuz içi dışı bir, mücadeleci, her şeyi yapabilecek olan kadınlar, Güzide gibi karakterler sırf beni değil eminim pek çok meslektaşımı da heyecanlandırır. ilk bölümün yayından sonra meslektaşım olan dostlarım ve  ustalarımdan çok güzel geri dönüşler aldım.

Güzide çok kilit bir karakter ve izleyiciler şimdiden karakterinizle ilgili sırları çözmeye çalışıyor.  Siz karakterinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Güzide hayatın hiç de iyi davranmadığı çocukları imkanları dahilinde koruyan mutlu etmeye çalışan, onları görünür kılmaya çalışan bir kadın. Etrafındaki ulaşabildiği dokunabildiği sokak çocuklarını sokak hayvanlarını bir şekilde kendi doğrularıyla esirgemeye çalışan bir kadın. Evet çöplükte yaşıyor evet elleri pis ama temiz bir yemek yedirmeye çalışıyor. Tertemiz yataklarda yatırmaya çalışıyor. Kendi geçmişi temiz olmamasına rağmen ve bence Güzide‘yi gizemli kılan sadece bildikleri sırları değil yapabilecekleri şeyler.

Güzide karakteri söyleyecek çok fazla sözü olan bir karakter. Umarım senaryo buna imkan verir. Güzide, kendi masalı olan bir karakter... Çocuklar ve hayvanlarıyla yaşadığı ev birçok çocuğun hayali ne yazık ki... Sanırım 4.bölüm sonrasıydı sokaktaki kağıt toplayıcı çocuklar etrafımı sardı ‘Güzide anne Güzide anne bize de yardım et sen yardım etmeyi çok seviyorsun’ diye. Gözyaşlarımı tutamadım tabii...

Leyla’nın en büyük destekçisi bir yandan Güzide... Leyla çok küçük yaşta yaşadığı tüm zorluklara çok güçlü bir kadın olarak geri dönüyor... Dizinin verdiği çok kıymetli mesajlardan bir tanesi de bu. Siz neler söylemek istersiniz bununla ilgili?

Küçük Leyla tam da umutların solduğu, yaşama sevincinin gittikçe yok olduğu, çaresizlik, yokluk ve sevgisizlik rüzgârının eteklerinde savrulurken, bir kafese kapatılmışken Güzide annenin kirli görünen ama temiz olan eli onu oradan çekip çıkardı. Bir insan bir başka insana dokunduğunda ya da bir hayvana ya da bir ağaca dokunduğunda her şey değişir. Çaresizlikle büyümüş Güzide de güçlü kalktı. Leyla’ya da kendi bildiğini öğretti. İnsanların iyi niyetle dokunmadığı insanlar bunlar ama her şeye rağmen iyi kalmaya çalışıyorlar. Güzide hayal kırıklığı ne demek bildiği için imkansız hayaller kurmasına izin vermiyor çocukların. Güzide tehlikeden uzak durabilmek, hayatta kalabilmek ne demek bunu bildiği için tehlikeden uzak tutuyor çocuklarını. Leyla ve Cino çok ayrı dertleri olan çocuklardı. Güzide’nin sığınağında ortak oldu dertleri, kalpleri ısındı farkına vardılar birbirlerinin bir lokma ekmeği paylaşırken. Tüm ömür yeter bu bize dediler haklıydılar da yeterdi de onlara ama hayat işte, şarkısını başka tondan söyledi. Ayırmak gerekti bu çocukları, korumak gerekti hayatta kalabilmeleri için. İkisinin de temelini çok güçlü attı Güzide ve yapılması gerekeni yaptı.

EKİP ÖYLE BİR GÜZİDE YARATMIŞTI Kİ AYNADA GÖRÜNCE HAYRAN KALDIM

Peki “Kayıt!” denmeden önce siz karakterinize nasıl hazırlanıyorsunuz? Kamera önüne geçmeden önce klasik bir kamera arkası gününüzden bahsedebilir misiniz?

Çok zor bir mekanda çalışıyoruz. Hilal hocanın kadrajında bir resim vardı ve sanat grubu kayıttan çok önce çalışmaya başladı. Bir çöplük yaptılar ve şahane oldu ekip olarak mekana gittiğimiz ilk gün herkes o resmin neresinde ne şekilde duracağını biliyordu. Kayıt öncesi hazırlık provalarında tüm kreatif ekip, reji yazarlarımız, saç, makyaj, kostüm öyle bir Güzide yaratmışlardı ki aynada görünce hayran kaldım. Kendi kafamdaki Güzide ile karıştırınca da ortaya bu çıktı ve tek yapmam gereken mekanla uyumlanmam oldu. Nasıl anlatsam çok keyifli Güzide’yi hazırlamak, onu oynamak. Malum bizim meslekte her sahne bir sınav düzenli ve disiplinli bir çalışma ile işimizi yapmamız gerekiyor.


Oyunculuk ve sanat bir kenara... Boş bir gününüzü nasıl değerlendirmeyi seviyorsunuz? O boş günü nasıl keyifli kılmayı tercih ediyorsunuz?

Kendi başıma kaldığım zaman ya da bazen koşuşturmaların içindeyken de doğayı her zaman farketmeye çalışıyorum. Doğa, bitkiler, kadim ağaçlar, şifalı taşlar, gökyüzü, yer yüzü, her zaman ilgi alanımın içinde. Kendim tütsü tasarımları yapıyorum, okuyorum araştırıyorum otları.

Bir oğlum var ve iki kedim valla çalışan bir anne kaç parçaya bölünebilirse o kadar bölünmeye çalışıyorum.