Ece Hanım merhaba, hoş geldiniz…
Ece Ağazade karakteriyle Şahane Hayatım kadrosuna dahil oldunuz. Şahane Hayatım çok sevilen, enerjisi çok yüksek bir proje oldu. Sizce seyirci neden bu kadar sevdi Şahane Hayatım’ı?
Projenin formatı son dönemlerde seyircinin çok sevdiği bir format. Yurt dışında da ülkemizde de çok uzun soluklu örnekleri var. Şahane Hayatım projesi de gerek yapım şirketinin özeni, reji dili, gerekse oyuncu kadrosuyla şıkır şıkır bir iş olmuş. Senaryosunun ritmi, oyuncuların ve rejinin başarısıyla daha da güçlenmiş. Bu tip özenli, iyi kurulmuş işler seyircide karşılık buluyor. Televizyon seyircisinin ağır dramlardan, trajedilerden uzaklaşıp biraz daha izlerken nefes alabilecekleri işler istediğini düşünüyorum. Şahane Hayatım izlerken bize bu hazzı veriyor diye düşünüyorum.
4 YILDIR GELEN BÜTÜN TEKLİFLERİ GERİ ÇEVİRMEK DURUMUNDA KALDIM
Kadroya dahil olma sürecinizden bahsedelim biraz da. Nasıl dahil oldunuz bu aileye?
Aslında süreç çok hızlı gelişti. Son dönemde proje seçerken çok titiz davranmaya çalışıyorum. Son 4 yıldır gelen bütün teklifleri geri çevirmek durumunda kaldım. Bir süredir iş almıyorum ve yeniden geri döneceğim projenin daha özel bir proje olmasına özen gösteriyorum. İyi bir yapım şirketi, kaliteli bir senaryo ve birlikte oynayacağım oyuncu arkadaşlarımla aynı dili konuşabilecek olmam ilk üçümde diyebiliriz. Şahane Hayatım’la gelen rol de bu saydığım 3 koşulda vardı. Bende seyircime bir “ Merhaba” demek istedim. Yılbaşının ertesi günü senaryo okuduk, sabahında kendimi uçakta İstanbul’a gelirken buldum. Ece Ağazade karakteri beni şaşırttı aslında. Tam bir sürpriz oldu bana, oynadığım karakterin isminin Ece olmasını da karakteri de çok sevdim ve kabul ettim. İyi ki de kabul etmişim :)
ECE KARAKTERİ GÜCÜNÜ ZEKASINDAN ALIYOR
Karakteriniz Ece de çok sevildi. Bize biraz Ece’den bahsedebilir misiniz? Siz Ece’nin en çok hangi yönlerini seviyorsunuz?
Ece çok güçlü bir kadın. Gücünü zekasından, aldığı eğitimden ve ailesinden alıyor. Cemiyet hayatında çok önemli bir figür. Şebnem’in Ece’nin yanında görünmesi bile düşmanlarına bir adım geri attırabiliyor. İstediği her şeyi yapabilecek, herkesin karşısında durabilecek bir kadın. Bu tip güçlü kadın karakterler maalesef ki televizyon dizilerinde çok rastladığımız karakterler olmuyor. Ece Ağazade’de en çok sevdiğim şey de Şebnem’e destek olurken yaptığı her şeyi büyük bir keyifle, eğlenerek yapıyor olması... Ben de onunla birlikte eğleniyorum tabii ki.
Herkesin hayatında bir Ece olmalı bizce :) Şebnem’in en zor anlarında hep destek olan, tüm olaylara dışarıdan bakıp bambaşka kapılar açan çok çok zeki bir kadın Ece. Siz bu arkadaşlığı nasıl tanımlarsınız? Sizin için arkadaşlık ne demek?
Arkadaşlık elbette her zaman dostunun yanında olmak ve onu anlayabilmektir. En önemlisi anlayıştır hatta. İki taraf birbirini anladıktan sonra bu dostluk her geçen gün daha da güçlenir. Şebnem ve Ece’nin de geçmişten gelen güçlü bir bağları var. Geçmişte yaşadıkları bir yardımlaşma onların dostluğunu pekiştiren şey olmuş aslında.
BENCE ECE AĞAZADE ECE USLU’YA, ECE USLU DA ECE AĞAZADE’YE ÇOK YAKIŞTI
Sizin için nasıl bir deneyim Ece karakterini canlandırmak?
Benim için çok heyecanlı ve keyifli bir süreç oldu. Uzun süredir farklı karakterleri canlandırmak istediğim için gelen teklifleri kabul etmemek için direndim. Hatta bu yüzden TV’den çok uzak kaldım. Araya pandeminin de girmesiyle süreç uzadı, ara açıldı. Bir oyuncu için hiç keyifli bir şey değil bunu yapmak. Ancak gerçekten beni heyecanlandıracak bir şey yapmak konusunu da kendime hep hatırlattım. O yüzden Ece Ağazade Ece Uslu’ya, Ece Uslu da Ece Ağazade’ye bence çok yakıştı.
EKRANDA OLMAYI ÖZLEMİŞİM
İzleyici sizi ekranda görmeyi çok özlemiş, çok güzel yorumlar alıyoruz bununla ilgili. Size gelen yorumlar nasıl?
Açıkçası özel hayatımda da girdiğim ortamlarda izleyicilerden beni özlediklerine ve yeniden TV’de görmek istediklerine dair çok cümle duyuyorum. 4 yıl ara vermeme rağmen TV’de sanki dün akşam bir dizim yayınlanıyormuşcasına ilgi gösteriyorlar. :) Bu işle ilgili de harika yorumlar aldım. Bir tek kötü bir cümle, negatif bir yorum olmadı. Çoğu yorum “rolün kalıcı olması gerektiğine“ dairdi. Bu müthiş bir şey. Aslında çok da merak ediyordum tepkileri çünkü izleyiciler beni ilk kez böyle bir rolde göreceklerdi, ben çok sevmiştim ama onlar yadırgayacaklar mıydı - bir soru işaretiydi benim için. Bundan hiç korkmadım, sadece tepkileri merak ediyordum ve müthiş geri dönüşler geldi. Hatta yorumlardan birinde “lütfen tekrardan acılı bir anne oynama, seni böyle güçlü görmek istiyoruz“ gibi bir yorum okudum ki çok hoşuma gitti. Ekranda olmayı özlemişim. Bu projeyle tekrardan bunu hatırladığım için de çok mutluyum.
Hilal Hanım ile daha önce de aynı dizide rol almıştınız. Yıllar sonra tekrar aynı projede yer almak size neler hissettirdi?
Hilal Karagül de çok beğendiğim, yetenekli bir oyuncuydu. Şu an tekrar onun setinde onunla birlikte çalışmak beni ayrıca mutlu etti. Hilal yeteneğinin dışında kendini de geliştiren bir oyuncu arkadaşım, genç ve güzel bir yetenek. Çok daha başarılı olacağına da inanıyorum.
Çocukluğunuzdan beri çizim yapmayı çok sevdiğinizi öğrendik. Nasıl fark ettiniz bu yeteneğinizi? Sizin için ne ifade ediyor çizim yapmak?
Resim yapmak benim için tamamen bir terapi yolu olarak başlamıştı, aynen o şekilde de devam ediyor. İster istemez kendiliğinden bir tarzım oluştu. Beni iyileştirdiğine, rahatlattığına inanıyorum. Resim yapmaktan, bir şeyler yaratmaktan aşırı keyif alıyorum. Üstüne beğenilmesi de tuzu biberi oluyor.
Yakın bir zamanda serginiz de olmuş. Hayranlarınızı sevindirecek yeni bir sürpriziniz var mı bu konuyla ilgili? Yeni bir sergi hazırlığınız var mı?
Şu an beni de heyecanlandıran tek şey Çeşme’deki evimin arka tarafını resim atölyesi yapmak. Rahat rahat çalışmak, döke saça keyfine vararak yeni eserler yaratmak istiyorum. Daha büyük eserler üstünde çalışarak güzel sergilere katılmayı planlıyorum. Bir sürpriz var - O da benim uzun senelerdir kurduğum bir hayalim. Güzel eserler çıkarsa, o sürprizi beraber göreceğiz inşallah. Böyle yoğun tempolarda çalışıp Çeşme’ye döndüğümde yorgunluğumu resim yaparak atlatmak müthiş besleyici bir şey. Bu şekilde bir şeyler yaratmaktan hiç vazgeçmemiş oluyorsunuz. Ama tabii ki benim önceliğim oyunculuk. Mesleğimi çok seviyorum, yaptığımız işle o kadar büyük kitlelere ulaşabiliyoruz ki bu mucize gibi bir şey. Bende bunu hayatımın her döneminde çok doğru kullanmaya çalıştım. Proje seçerken bu kadar titiz davranmamın sebebi de bu. Sektörde nerdeyse 35 yılını geride bırakmış bir oyuncu olarak onlara karşı sorumluluğumun farkındayım. Ve hak ettikleri gibi bir projeyle geri dönmek istiyorum.
İSTANBUL’A GERİ DÖNDÜM
Bir süre İzmir’de yaşadığınızı, doğayla baş başa vakit geçirdiğinizi ve bunun size iyi geldiğini öğrendik. Nasıl karar verdiniz İzmir’de yaşamaya? Yoğun bir çalışma temposundan sonra İzmir’de yaşamaya karar verme fikrini gerçekleştirmenizdeki en büyük etken neydi?
Kariyerimde yaptığım işlerde hep şansım çok yaver gitti. Uzun soluklu, sezonlarca giden çok işim oldu. Bu harika bir şey, her oyuncuya nasip olmuyor maalesef. Televizyon izleyicisiyle aramızda bir büyü var sanki, beni, yaptığım işleri hep çok sevdiler ve hiç yalnız bırakmadılar. Fakat bu işlerin çoğu şehir dışı işlerdi. Belki de en büyük zorluğu buydu benim için. İnsanın evinden, ailesinden uzak o kadar uzun zaman geçirmesi ve bizim iş tempomuzda bunu yapıyor olması gerçekten çok yorucu. Bende çok yorulduğum bir proje sonrası İzmir’de annemin yanında biraz dinlenmek istemiştim. Fakat pandemi patladı. Bir süre annemle kaldıktan sonra Çeşme’deki yazlık evime geçtim. Niyetim istanbul’u terk etmek değildi tabii ki. Biraz böyle yapmışım gibi de algılandı ama bu doğru değil. Hatta geçen sene istanbul’daki evime geri döndüm. Uzun süre istanbul’daydım.
DOĞAYLA İÇ İÇEYKEN KENDİMİ BULUYORUM
Doğada olmak, doğayla iç içe olmak sizin için ne ifade ediyor peki?
Ben tam bir Başak burcuyum. Şimdi burçlara inanmayanlar kızmasın ama ben de çok araftayım bu konuda zaten :) Doğaya aşık bir insanım. Zaten doğayı sevmeyen bir insan düşünemiyorum… Babam da doğayı çok sever ve biz çocukken ailece neredeyse Türkiye’nin her güzel beldesinde kamp, karavancılık yapardık. Çocukluktan gelen bir şey diyebilirim aslında. Doğayla iç içeyken kendimi buluyorum.
Çok yoğun çalıştığınız zamanlarda motive olmak için neler yaparsınız?
Açıkçası işine aşık bir oyuncuyum. Çalıştığım zamanlarda kendimle daha çok ilgileniyorum aslında. Diyetime, sporuma, ruh ve beden sağlığıma daha çok özen gösteriyorum. Çalışmadığım zamanlar daha rahat bırakıyorum kendimi. Tabii ki hobilerimle ilgileniyorum. Sanırım bu kendiliğinden zaman içinde bir düzene oturdu. Kısacası çalışırken fazlasıyla işime odaklanıyorum iyi olması için elimden ne gelirse yapmaya konsantreyim, bundan da çok keyif alıyorum.
Bu aralar neler okuyorsunuz?
Çok genç yaşlardan beri bu sektörün içinde olduğum için açıkçası genelde hep sette beklerken, aralarda kitap okuyabiliyordum. Ancak bir süredir kitap okumaya daha çok zaman ayırabiliyorum. Kendime bir liste yaptım yavaş yavaş onları okumaya çalışıyorum.
GÜNÜMÜZDE KADINLAR OLARAK ÇOK BÜYÜK ZORLUKLAR ÇEKİYORUZ
İzleyiciler sizi tiyatro sahnesinde görmeyi de çok özledi. Yakın zamanda sizi sahnede izleyebileceğimiz bir proje var mıdır?
Tiyatro yapmayı çok özledim. Kendime uygun, beni heyecanlandıracak bir oyun bulursam yapmak gibi bir planım var. Daha önce oynanmamış bir oyun bulmak istiyorum, bir derdi de olsun istiyorum. Bulduğum her fırsatta oyun izliyorum. Günümüzde kadınlar olarak çok büyük zorluklar çekiyoruz. Ülkenin her yerinde, hangi statü de olursa olsun, nerde doğmuş nasıl bir eğitim almış olursa olsun birçok kadının bi çok derdi var. Birine merhem olsak fena mı olur :)
Fotoğraflar: Yiğit Danacı