“NOW’UN ENERJİSİNİ SEVİYORUM”

Savaşçı ve Yasak Elma dizilerinden sonra yeniden NOW ekranlarındasınız. Ego tam 6 bölümdür yayında, dizideki heyecan da git gide tırmanıyor. Bu projede yer almak size nasıl hissettiriyor?

Evet, NOW’un enerjisini seviyorum. Dediğiniz gibi Savaşçı ve Yasak Elma daha önceki projelerimdendi. İlk işim ve kıymetlim olan “Kocamın Ailesi”ni de unutmamak gerekiyor :) Yine NOW’ta yayınlanan ve 57 bölüm çalıştığım bir diziydi :) Aynı şekilde Ego ile buluşmaktan dolayı mutluyum ve her şey yolunda gidiyor.

“TUNCAY’IN DUYGUSAL BİR TARAFI DA VAR”

Siz dizide Tuncay Koraslan’a hayat veriyorsunuz. Biz onu önce geçimsiz, çapkın ve güvenilmez ama bir o kadar da hırslı biri olarak tanıdık. Siz nasıl tarif edersiniz karakterinizi?

Karakter üzerindeki kodlarınızda hemfikiriz. Tuncay’ın çapkın, güvenilmez ve hırslı oluşunun yanında bana kalırsa duygusal bir tarafı da var. İnsan böyledir çoğu zaman…  Hayatın getirdiklerine göre şekillenir. Tuncay karakteri için de zamanla aynı şeyleri söyleyeceğimizi düşünüyorum.

Tuncay evliyken, eski sevgilisinden bir oğlu olduğunu öğrendi. Eski sevgilisi Nihan da çok hasta olduğu için oğlunu Tuncay’a emanet etti. Tuncay bu durumla nasıl başa çıkacak? Daha doğrusu çıkabilecek mi sizce?

Evet, sürpriz bir gelişmeydi izleyici açısından ve merak da uyandırdı. Başa çıkamadığı yerler olacaktır elbet ama ben Tuncay’ın güçlü bir karakter olduğuna inandım. Üstesinden gelecektir diye düşünüyorum.

“SAHNELERİ BİRBİRİMİZE YARDIMCI OLARAK ÇEKİYORUZ”

Bir yandan Erhan’ın nişanlısı Elif ile yakınlaştıkça yakınlaşıyor Tuncay. Hatta Erhan ile karşı karşıya da geldiler. O sahneyi çekerken zorlandınız mı? :)

Tuncay’ın Elif’ten etkileneceği aslında belli oluyordu. Alperen ve Rüya ile bu sahneleri oynamak keyifli. Sahneleri problemsiz, elimizden geldiği kadar birbirimize yardımcı olarak çekiyoruz. Çünkü hepimizin iş ahlakı var ve birbirimize saygılıyız. Bu sette çok önemli ve ben bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum.


Tuncay, Elif’e boşanacağını ve kendisine bir şans vermesini istediğini söyledi. Nişanlısına olan güvenini sarsmak için de elinden geleni ardına koymuyor. Tuncay’ın Elif için yapabilecekleri sınırlı mı sizce yoksa önümüzdeki bölümlerde izleyicinin çok şaşıracağını söylemek mümkün mü?

Bunu inanın ben de bilmiyorum ki bilsem de söyleyemem sanırım :)

Bazen senaryoyu değiştirme isteğiniz doğuyor mu?

Bu bir kere oyuncunun karar vermesi gereken bir şey olmamalı düşüncesindeyim.
Tabii ki oyuncuların her zaman senaryo ile ilgili dertleri olur. Hatta bir oyuncu için de bu olması gereken bir şeydir. Bazen tek odağımız işimiz oluyor çünkü zamanımızın büyük bir kısmı sette ve çalışarak geçiyor. Bu emeği, özveriyi gösterirken her şeyin nasıl daha iyi olacağına kafa yoruyor insan. Herkesin bir görevi var. Oyuncu da önüne gelen hikayeye hayat vermekle yükümlü. Senarist ise bu dünyayı kurmakla… Günün sonunda bu bir takım işi.

“ALPEREN’İN SAMİMİ İLETİŞİMİ PROJEYE DAHA HIZLI ADAPTE OLMAMI SAĞLADI”

Alperen Duymaz, Melisa Aslı Pamuk, Rüya Helin Demirbulut ile aynı seti paylaşmak nasıl? Nasıl geçiyor sette bir gününüz?

Güzel geçiyor, şimdiye kadar hiçbir oyuncu arkadaşımla problem yaşamadım. Setler çok eğlenceli gibi görünse de disiplini olan ve zamanla yarışılan bir çalışma yeri olduğu için oyuncuların birçoğu vaktini işine odaklı geçirir. Birçoğumuz birbirini tanımadan hikayeler bitmiş olur. Aynı şeyi şehirdışı projeleri için söyleyemeyeceğim tabii :)
Şu sıralar Rüya ile çok fazla sahne çekiyoruz. Bence harika bir insan ve iş arkadaşı. Alperen’in de kucaklayıcı ve samimi iletişimi projeye daha hızlı adapte olmamı sağladı. Aynı şeyi Melisa ve diğer oyuncu arkadaşlarım için de söyleyebilirim.

Erdal Küçükkömürcü ile oyunculuk üzerine sohbetleriniz oluyor mu?

Birlikte çalıştığımız bütün büyüklerim benim için çok değerli ve onlardan beslenmek bana çok iyi geldi. Erdal abi de muazzam bir insan. Mesleğinden de öte, iyi ki yollarımız kesişmiş diyebilirim. Tabii ki hikaye üzerine, oyunculuk üzerine istişarelerimiz oluyor. Her zaman birikimlerini aktardığı için de teşekkür ederim kendisine - Özellikle de seslendirme üzerine. Benim gibi seslendirme sanatçılığı konusunda yolun başında olan biri için inanılmaz bir örnek kendisi.

 

“KENDİMİ POZİTİF DÜŞÜNMEYE İTTİM”

Sizinle ilk röportajımızı gerçekleştirdiğimizde “Erkeğe güven olur mu?” sorusuna “İnsana güven olur mu?” diye cevap vermiştiniz. Peki size göre insana güven olur mu? Siz insanlara ilk andan güvenir misiniz yoksa insanların güveninizi kazanması için çok çabalaması gerekir mi?

İnsana güvenmek konusunda kaygılarım elbette var. Fakat yaşamımın bu döneminde kendimi daha çok pozitif düşünmeye ittim. Bu doğrultuda iletişim kurduğum her insana güvenmek istiyorum. Sonunda zarar göreceksem bile…

“ONLARCA AUDITION GÖRÜŞMEM OLUMSUZ YANITLANMIŞTI”

Neredeyse 10 yıldır oyunculuk yapıyorsunuz. İlk audition deneyiminizi hatırlıyor musunuz? İlk zamanlarda sektöre girmek için karşılaştığınız zorluklar oldu mu?

16 yaşımda reklam görüşmelerine gitmeye başladım. Özellikle audition deneyimlerimin 10 seneden çok daha fazlası var diyebilirim. Çok fazla üst üste gidip başarısız olduğum reklam auditionlarından sonra, seçildiğim ilk reklam filmimin çekimine de uykusuz ve üzerine çalışmadan gitmiştim. Çünkü daha öncesinde onlarca görüşmem olumsuz yanıtlanmıştı ve yılmıştım. Fakat aradan 4 gün geçtikten sonra seçildiğimin haberi geldi ve bu benim için çok sevindirici ve ilginç bir hikayeydi.

Şimdi zamanı geriye alabilseniz, kariyerinizde farklı yapacağınız bir şey olur muydu?

Birçok şey olabilir tabii ki. Ben kendimin özeleştirisini de yapabilen bir insanım. Şimdiye kadar yaşadığım her şey beni buraya getirdi. Pişmanlığım kesinlikle yok ama hatalarım olmuştur elbet.

“ESKİYE DAİR HER ŞEYİ SEVİYORUM”

Sosyal medyada siyah beyaz paylaşımlar yapmayı seviyorsunuz. Bunun özel bir sebebi var mı? :)

Evet :) Siyah beyaz fotoğraf tutkum var. Siyah beyazın fotoğrafa bir duygu kattığını düşünüyorum. Eski filmleri, eski resimleri, eskiye dair her şeyi seviyorum.

13-10 yılı aşkın süredir şarkı sözü yazdığınızı biliyoruz. İlhamınızı nereden alıyorsunuz?

Yazmak konusu, kişiye doğuştan gelen bir yetiymiş gibi hissediyorum. Tabii ki herkes yazabilir ilgisi varsa… Kağıda kalemini dokunduran herkesin bir şeyler yazabileceği ve üretebileceği inancındayım. Bununla ilgili Ferhan Şensoy’un bir sözü vardı: “Yazmak için o ilhamın gelmesini beklememek gerek”. Ben de öyle yapıyorum :)