“TAÇSIZ PRENSES ANLATILMAZ, İZLEYEREK YAŞANIR”

Öncelikle NOW ailesine hoş geldiniz Tolga Bey :) Taçsız Prenses bu akşam 3. bölümüyle ekrana geliyor. İzleyici bu dizide ne buluyor size göre?

Merhabalar, hoş bulduk. Ben ilk defa NOW’un bir dizisinde çalışıyorum, tabii geçen yaz Disney+ için çektiğimiz Aktrist’i saymassak :) Seyirciler bu dizide çok farklı karakterler ve bu karakterlerin sürekli değişimine şahit oluyorlar ve olacaklar. Klasik bir açıklama oldu ama anlatılmaz, izleyerek yaşanır :)

“FIRILDAK FUAT; HAYATTAN İNTİKAM ALMAK İSTEYEN KARANLIK BİR ADAM”

Siz dizide Masal’ın üvey babası Fuat’a hayat veriyorsunuz. Kendisi dolandırıcı ve şeytan tüylü birisi. Siz canlandırdığınız karakteri nasıl tanımlarsınız?

Fuat zamanında fırtına lakaplı, şimdi Fırıldak Fuat. Dizinin en renkli karakteri diyebilirim. Spoiler vermek istemiyorum ama zamanında tertemiz ve yetenekli bir adam, kendisine yapılan büyük bir kötülük sonucu hayatı 180 derece değişen ve adeta hayattan intikam almak isteyen karanlık bir adam. Devamlı değişimlerini göreceğiz dizide…

Dizide Fuat’ın Masal’la diyalogları bir hayli dikkat çekiyor. İzleyici Fuat hakkında ne düşünüyor sizce?

Fuat ve Masal’ın kaderlerinin birleşmesinin bir sebebi var. Bunu ilerliyen bölümlerde göreceğiz. İki rakip diyebiliriz, aralarında belki 30 yaş fark var ama an an Fuat onun yaşına iniyor, an an Masal onun yaşına çıkıyor. Seyirci Masal’a karşı davranışlarından dolayı doğal olarak çok kızacak Fuat’a ama zaman ne gösterecek bilemeyiz, değil mi?

Bir başka röportajınızda: “Bana göre iyi veya kötü karakter yok. O karakterin karanlık ve aydınlık, güçlü ve zayıf yanları vardır. Hiçbir insan salt iyi ya da kötü değildir.” demişsiniz. Buna göre sizden Fuat’ın güçlü ve zayıf yönlerini dinlemek isteriz…

Salt kötü, salt iyi yoktur tabii ki. Hatalar yapılır ve insan tecrübe kazanır. Fuat gençliğinde çok iyi bir futbolcu, karısını çok seven, tertemiz, vicdanlı, dürüst ve ahlaklı bir adam. Öyle büyük bir kötülük yapılıyor ki yaşam enerjisi, gücü, temizliği elinden alınıyor. Alkolik, kumarbaz, sahtekar, hırsız bir adama dönüşüyor. Sizce zamanında böyle tertemiz bir adamın içindeki temiz ve aydın taraf bitmiş midir? Bence hayır. Aynı yıldız savaşları filmindeki Darth Wader gibi :)

Peki Fuat’ın tek bir özelliğini değiştirebilseydiniz, bu hangisi olurdu?

Fuat’ın bir sürü özelliğini değiştirmek isterdim ama en çok bağımlılık hikayesini bitirmek isterdim.

“ÖĞRENMENİN SINIRI YOK”

Bir karaktere hayat vermenin en heyecanlı yanının öğrenmek olduğunu söylemiştiniz. Bu anlamda oyunculuk kariyerinizin size neler kattıklarından bahseder misiniz?

Bu konuda verilebilecek en iyi örnek, konservatuar zamanında ben öğrenciyken Ustaların ustası, hocaların hocası Cüneyt Gökçer’in derste bize söylediği cümledir: ”Çocuklar kaç yaşıma geldim, kaç yıllık sanatçı ve hocayım ama hala öğrenmem gereken çok şey var.” Öğrenmenin sınırı yok, özellikle bizim mesleğimizde. Oynadığınız her karakter için çalışırken, araştırırken yeni bir şeyler öğreniyor ve katıyorsunuz hayatınıza.

“HER ÇEKİMİMİZDE ELİF’E SATAŞIRIM”

Yeni partneriniz Elif Kurtaran hakkında neler söylemek istersiniz? Onun oyunculuğunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Elif ile ilk tanıştığımızda çekingen ve epey mesafeliydi. Zamanla birbirimize alıştık ve gayet iyi anlaşıyoruz. Her çekimimizde mutlaka ona sataşırım, o da benim ağzımın payını verir. Çok tatlı, çalışkan, hevesli ve ahlaklı bir çocuk. Enerjisi çok yüksek, onunla çalışmak çok keyifli.

“BABALIK DUYGUSUNU TATMADIM AMA ÇOCUKLARLA ARAM HER ZAMAN ÇOK İYİDİR”

Çocuk oyuncu demişken siz küçüklerin yeteneklerine çok önem veriyorsunuz. Tiyatro festivali sunduğunuz zaman yetenekli küçük hanımlar ve beylerle ilgili paylaşımlar yaptınız. Çocukların sanat, tiyatro, müzik ile iç içe büyümesi konusunda yorumlarınızı alabilir miyiz?

Çocuklar geleceğimiz, umudumuz. Ben babalık duygusunu tatmadım ama çocuklarla aram her zaman çok iyidir. İçimde hala yaşayan o çocuk Tolga yüzünden herhalde. Küçük yaşlarda çocuklar için yapılabilecek en büyük iyilik, verilebilecek en güzel eğitim onları sanatla tanıştırmaktır. Kulaklarını, vücut dillerini, seslerini, göz zevklerini başka hiçbir şekilde geliştiremezler. Hayattan daha o yaşta keyif almaya başlarlar. Çocuğum olsaydı mutlaka doğar doğmaz her gün klasik müzik dinletirdim.

“UMARIM KÖFTE İLERLEYEN BÖLÜMLERDE BANA DÜŞMAN KESİLMEZ”

Tabii bir de dizide önemli bir kahramanımız daha var; Köfte! :) Nasıl geçiyor çekimler? Köpekli çekimler yapmak keyifli mi yoksa zorlayıcı yanları da oluyor mu sizler için?

Köfte’cim dünya tatlısı yaaa. Hepimiz bayılıyoruz :) Bazen hava yağışlı olduğu zaman benim olduğum karavana geliyor, sohbet ediyoruz. Çok iyi bir eğitim almış. Umarım ilerleyen bölümlerde bana düşman kesilmez… :)

“Müziksiz hiçbir şey yapamam” diyen birisi olarak ve şarkı söyleyen biri olarak yakında bir single gelir mi, sürpriz haberler alır mıyız sizden? :)

Bu soruyu son birkaç aydır birçok insan sormaya başladı. Bence herkes en iyi yaptığı işi yapmalı. Şimdi  bakıyorsunuz herkes sesi güzel olsun olmasın şarkı söylüyor, herkes roman yazıyor, herkes resim çiziyor, herkes yoga hocası, herkes aşçı. Niye böyleyiz yahu? Ben hobi olarak devam edeceğim çünkü eğleniyorum şarkı söylerken. Bence önemli olan da bu, keyif almak. Millete gösteriş yapmak olmamalı…

“BU SENE EMEKLİ OLMAYI HEDEFLİYORUM”

Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümünden mezun olduğunuzu ve ardından Adana Devlet Tiyatrosu’nda göreve başladığınızı biliyoruz. Peki Adana’dan sonra İstanbul macerası nasıl başladı?

Adana’dan sonra Ankara maceram başladı. Gerçi doğma büyüme Ankara'lıyım. İstanbula 2013 yılında taşındım. Ondan önce dizi ve sinema için git gel yapıyordum ve çok yorucuydu benim için. Bu sene emekli olacağım inşallah.

Kendinizi bir Ankara çocuğu olarak tanımlıyorsunuz. Bunun sebebini sorabilir miyiz? Hala Ankara’ya çok gidip, gelir misiniz?

Ben Ankara’yı hep çok sevdim ve hala da seviyorum. Belki büyüdüğüm mahallemden, çevremden, okuduğum okullardan dolayıdır, hep çok keyifli ve huzurluydum. 80’ler çocuğuyum, o zamanlar her şey çok başkaydı (pozitif anlamda). Tunalı Hilmi’de bir yürüyüş, Ayrancı’da Mutlu Kebap’ta bir döner yemek… Dostlarımın ve akrabalarımın çoğu Ankara’da. Özlüyorum. Vakit buldukça da gidiyorum.

“İKİ BÖLÜMLÜK SUCUKÇU ROLÜ İÇİN EPEY ÇALIŞMIŞTIM”

Şimdi ilk audition zamanınıza geri dönebilseniz, “Bazı şeyleri farklı yapardım” dediğiniz oluyor mu?

Hayır tabii ki, çünkü verdiğim ilk audition sayesinde birçok kaliteli dizi ve sinema filminde oynadım. Kapalıçarşı dizisinde iki bölümlük bir Kayserili sucukçu rolü için epey çalışmıştım. Şiveyi öğrendim. İki bölümlük rol, dizi bitene kadar devam etti. Canım arkadaşım Nejat İşler hala o audition sahnesinden bahseder :)

“KİMSE BENİ BENDEN DAHA ACIMASIZ ELEŞTİREMEZ”

Oynadığınız dizileri izler misiniz, kendinizi eleştirir misiniz?

Vaktim olursa izlerim dizilerimi. Kimse beni benden daha acımasız eleştiremez inanın. Devamlı hata bulmaya çalışırım. Aynı hataları tekrarlamamak için, çok eleştirsel yaklaşırım kendime. Tabii bu mesleğinizde mükemmeliyetçilik kaygısıyla yaptığınız bir şey. Bu biraz fazla farkındayım ama kendime hakim olamıyorum…

Sosyal medya sizin için ne anlam ifade ediyor?

Sosyal medya hayatımızın vazgeçilmezi oldu. Su ve yemek gibi onsuz yapamaz hale geldik maalesef. Bazen faydalarını görüyoruz tabii ki taze haber, yeni bilgi için ama bazen de bilgi kirliliğine maruz kalıyoruz. Yalan haberler, magazinsel haberler, insanların özel hayatlarına müdahale… Eskiden bu kadar sıkça değildi. Millet kendini adeta maymuna döndürdü iki resim koyacağım diye. Bana uzak kalıyor böyle şeyler. Twitter’a daha çok giriyorum. Instagram konusunda zayıfım :)

Son olarak yeni yıldan en büyük dileğiniz nedir?

En büyük dileğim sağlık, huzur ve başarı. Gerisi çok mühim değil…