“DİZİNİN BAŞARISINI BAŞARILI EKİBİMİZE BAĞLIYORUM”

Berat Bey, “Senden Daha Güzel” dizisinin 4 bölümü izleyiciyle buluştu ve dizi çok beğenildi. Siz bu kadar beğenilmesini neye yoruyorsunuz?

Tabii ki öncelikli olarak başarılı bir ekibe bağlıyorum. Yapımcısından senaristine, oyuncusundan teknik ekibe kadar her şey bir bütünün parçaları. Bunlar doğru şekilde bir araya geldiği zaman ve ortaya konulan hikayeyi samimi ve içten bir şekilde aktarmayı başardığınız zaman seyircinin beğenisi ve başarı da beraberinde gelmiş oluyor. Bizim dizimizin beğenilmesi de bence öncelikle bu bileşenlerin doğru bir şekilde bir araya gelmesinden kaynaklanıyor.

“KAYA İÇTEN İÇE SEVGİSİNİ NASIL GÖSTERECEĞİNİ BİLEMEYEN BİR BABA ASLINDA”

Dizide Emir’in babasına ve plastik bir cerraha hayat veriyorsunuz. Huzursuz ve sinirli olmasının yanı sıra siz karakterinizi nasıl tanımlarsınız?

Aslında huzursuz ve sinirli bir kişi olmaktan ziyade Kaya’nın öncelikle mükemmeliyetçi bir kişiliği olduğunu söyleyebiliriz. Etrafından ve özellikle de çocuklarından beklentileri olan biri ve çocuklarının da kendisi gibi çok başarılı olmalarını isteyen ve onları bu konuda çok zorlayan bir baba aslında. Ancak işine olan düşkünlüğü ve sevgisini çok yoğun yaşarken, çocuklarına içindeki sevgi ve ilgiyi yeterince aktaramamış bir baba olduğunu düşünüyorum. Ancak bu onları sevmediği anlamına gelmiyor; aksine içten içe sevgisini nasıl göstereceğini bilemeyen bir baba aslında. Ben süreç içerisinde çocuklarıyla olan ilişkisinde gösteremediği sevgiyi zamanla göstermeyi başaracak diye düşünüyorum.

“YENİ BİR KARAKTERE HAYAT VERECEK OLMAK BENİ ÇOK HEYECANLANDIRDI”

Bu rol size teklif edildiğinde ne düşündünüz? Rolün en çok hangi yanı çekti sizi?

Uzun yıllar Seksenler dizisinde Pastacı Sami karakterine hayat verdim. Dizinin final yapmasına yakın aldığım bu teklif ile yeni bir karaktere hayat verecek olmak beni çok heyecanlandırdı. Karakterin kendi içinde pek çok çatışmayı yaşıyor olması ancak bunu dışarıya yansıtmıyor olması, baba-oğul ilişkisindeki dinamikler, eşi ile olan ilişkisindeki sıcaklığı gibi birçok yönden hem kendime yakın bulduğum hem de hiç deneyimlemediğim duyguları içeriyor olması nedeniyle bu karaktere hayat vermek istedim.

Baba-oğul dinamiği demişken, bu dinamiği ve gizli rekabeti nasıl değerlendirirsiniz?

Tamamen Kaya’nın mükemmeliyetçi kişiliği nedeniyle ve Kaan’nın da kendisini bir türlü ispat edemediği babasına mesleğinde çok başarılı olduğunu ispat etmeye çalışması nedeniyle oluşan bir çatışma bu. Ancak ilerleyen bölümlerde baba-oğul arasındaki bu gerginliğin altında yatan başka sebeplerin de olduğunu görebiliriz; bakalım yeni bölümlerde izleyip görelim diyorum.

“DOĞAL OLMAKTAN YANAYIM”

Bu dönemlerde çok popüler olan estetik - plastik cerrahi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu dizi ile birlikte araştırma fırsatı bulduğum için öğrendiğim bir bilgiyi paylaşmak isterim; genel olarak baktığınızda plastik cerrahi ve estetik cerrahi kavramlarını kullanırken bazen karıştırabiliyoruz ya da her ikisini de aynı kavram olarak algılayabiliyoruz. Ancak genel olarak estetik operasyonların çoğunlukla sağlık için yapılması gereken zorunlu ameliyatlar olmadığını ve daha çok kişilerin yüz ve bedenlerindeki beğenmediği yerlerini değiştirmek için yapılan operasyonlar. Sonuçta ruhen kişinin daha iyi hissetmesi amaçlı yapılıyor ancak plastik cerrahi operasyonların daha çok zorunlu sağlık problemleri için uygulanan, örneğin doğuştan gelen şekil bozuklukları, mikro cerrahi ameliyatları gibi sağlık amaçlı yapılan zorunlu operasyonlar olduğunu söyleyebiliriz.

Bu konuda sizin bir deneyiminiz var mı derseniz benim bugüne kadar yaptırdığım herhangi bir estetik operasyonum yok. Doğal olmaktan yanayım ve kendimle, bedenimle barışık bir kişiyim. Ancak şaka bir yana bu konuda tıbbın bizlere sunduğu imkanlardan faydalanmak isteyenlere de sonsuz saygı duyuyorum. Sadece bu kadar yoğun talep gören ve popüler olan bu estetik amaçlı operasyonlar için şunu söylemek istiyorum, her operasyonun kendi içerisinde bir risk taşıdığını ve estetik amaçlı yapılanlarda başarısız sonuçlanma gibi bir risk olduğunu bilerek kişilerin daha bilinçli hareket etmeleri gerektiğini düşünüyorum.  

“EŞİMLE EN BÜYÜK HAYALİMİZ BİR KÖPEK SAHİPLENMEKTİ”

Sosyal medya hesabınız üzerinden kedinizle bol bol paylaşım yapıyorsunuz. Kedinizle olan hikayenizi dinleyebilir miyiz, nasıl kesişti yollarınız? 

Öncelikle şunu söylemem gerekirse; eşimle ikimizin en büyük hayali bir köpek sahiplenmekti ancak apartman dairesinde yaşarken bunun zor olacağını düşündük ve eğer bir gün bahçeli bir evimiz olursa mutlaka bir köpek sahipleniriz diye karar verdik. Genel olarak doğayı, hayvanları, tabiatı seven bir kişiyim ve dediğim gibi en büyük arzum bir köpek sahibi olmaktı, ta ki Suzi hayatımıza girene kadar. Geçen sene Kasım ayında eşimin iş yerine bir müşterisi getiriyor. 1,5 aylık ve terk edilmiş. Eşimin odasına giriyor ve ayrılmak istemiyor. Suzi ile maceramız böyle başlıyor. Hiç beklemediğimiz bir anda karşımıza çıkan ve o gelene kadar fark etmediğimiz kedi sevgisini bize tattıran Suzi iyi ki hayatımıza girdi. İki günlüğüne gelen Suzi şimdi evimizin prensesi oldu ve umarım uzun süre birlikte oluruz…

“KİLOLU OLDUĞUNUZDA SİZE ÖNERİLEN ROL SKALASI DAHA KISITLI OLUYOR”

Geçtiğimiz yıl 24 kilo verdiğiniz çok konuşulmuştu. Hayat nasıl değişti sizin için o günlerden bu yana?

Uzun yıllar ideal kilomdan çok uzak bir kiloda yaşarken insanların hareketsizlik başta olmak üzere pek çok nedenden ötürü kilo aldıkları pandemi gibi zorlu bir süreçte 24 kilo vermeyi başardım. Sonrasında sağlık ve estetik açıdan kendimi çok daha iyi hissetmeye başladığımı söyleyebilirim. Mesleki açıdan bakacak olursak kilolu olduğunuzda size önerilen rol skalası daha kısıtlı oluyor ve belirli roller için teklif alıyorsunuz. Ancak kilo vererek sanırım bu algıyı biraz olsun kırmış oldum. Aslında vermeyi hedeflediğim birkaç kilom daha kaldı ve onları da verdikten sonra mesleki olarak oynamak istediğim roller var. Eğer teklif gelirse, onları hayata geçirmek istiyorum. Ama günün sonunda baktığınızda ideal bir kiloya ulaşmada en büyük amacımın daha sağlıklı ve kaliteli yaşamak olduğunu söylemek isterim. Bu yolculuğumda bana büyük destek veren ve sağlıklı beslenmeyi bir hayat biçimi haline getirmemizi sağlayan doktorum Ayça Kaya’ya ve ekibine de teşekkürlerimi sunmak isterim.

Çok uzun yıllardır sizi hem sahnede, hem ekranda hem de perdede izleme imkanını buluyoruz. Peki siz en çok hangisinde rol almayı seviyorsunuz? Film mi, dizi mi?

Aslında bütün bu saydıklarınız çok keyifle yer aldığım alanlar ve baktığınızda ben beyaz perdede olmayı da TV ekranlarında olmayı da çok seviyorum. Her ikisinde de farklı bir heyecan ve dinamik var. Dizilere baktığınızda kısa bir sürede çekilerek kanala teslim edilmesi gerektiği için ve her hafta bir başka konuyu seyirciye aktarmanız gerektiği için gerek çeken, gerek yazan ve gerek oynayanlar için çalışma yoğunluğu ve stresi görece daha yüksek olan bir alan. Sinema ise dizilere nazaran daha geniş bir zamana sahip olarak ve daha rahat çalışma alanları yaratılarak çalışma fırsatı bulabildiğiniz bir alan diyebiliriz. Ancak her ikisinde de izleyicinin reaksiyonunu, heyecanını, beğenisini hissetmeniz canlı bir performans olmadığı için işin doğası gereği mümkün değil. Bu yüzden benim bu alanların içerisinde en çok sevdiğim ve gönlümde büyük bir yer kaplayan alan tiyatro sahnesinde olmak derim. Canlı performans sergileyerek seyircinin reaksiyonunu görmek ve heyecanını hissetmek benim için çok değerli ve sanırım mesleki olarak benim önceliğim ve yapmaktan en çok keyif aldığım alan her zaman tiyatro olacak.

“UZUN BİR ARADAN SONRA TİYATRO SAHNESİNE DÖNÜYORUM”

Şu anda sahnelediğiniz bir tiyatro oyununuz var mı ya da sevdiklerinize sevindirici bir haber verebiliyor musunuz önümüzdeki süreç için?

O zaman sevgili tiyatro izleyicilerimize buradan güzel bir haber vermiş olalım; dizide birlikte rol aldığım sevgili kardeşim, dostum Necmi Yapıcı ve eşi Nihan Durukan Yapıcı’nın yazıp yönettiği Güldüren Cazibe adlı oyunla çok uzun bir aradan sonra uzak kaldığım tiyatro sahnesine geri döndüğümü ve bu konuda çok mutlu olduğumu söylemek isterim. Haziran ayında oyunumuzun prömiyerini Karaman’da yaptık ve oyunumuz ilk kez seyircisiyle buluşmuş oldu. Yeni sezonda hem ülkemizde hem de yurt dışında düzenlenecek turnelerde oyunumuzu sergilemeyi büyük bir heyecanla bekliyoruz. Sizleri de tiyatro salonlarına hem bizim oyunumuzu hem de diğer oyunları izlemek için heyecanla bekliyoruz.

Peki şimdilerde oyuncu olmak isteyen gençlere hangi önerilerde bulunmak istersiniz?

Günümüze baktığınızda oyuncu olmak isteyen gençler için bizim zamanımıza göre sunulan imkanların çok daha geniş olduğunu ve gerek ulusal, gerek tematik ve gerekse ülkemizde açılan uluslararası platformlarda yapılan işleri de göz önüne alırsak gençlerin oyunculuk mesleğini icra edebilecekleri çok daha geniş alanlarının var olduğunu görüyoruz. Ben oyuncu olmak isteyen gençlere klasik olacak belki ama her işte olduğu gibi bu iş için de eğitimin en önemli kısım olduğunu bir kere daha söylemek istiyorum. Bununla birlikte dünyayla da entegre olmak gerektiğine inanıyorum ve imkanları doğrultusunda gerek yurt içinde gerek yurt dışında oyun izlemek, workshop’lara katılmak, en az bir yabancı dil bilmek ve yer aldıkları işlerde fırsat bulduklarında usta çırak olarak mesleki tecrübelerden faydalanmaya çalışmalarını öneriyorum. Uzun süreli, kalıcı olmak ve uluslararası projelerde olmak için sürekli bir gelişim ve değişim içinde olmak gerekiyor. Unutmasınlar ki oyunculuk, uzun ve zahmetli ama bir o kadar da güzel ve kıymetli bir yolculuk…

“BAYRAM TATİLİNİ AİLEMLE BERABER EVİMİZDE İSTİRAHAT EDEREK DEĞERLENDİRMEK İSTİYORUM”

Son olarak bayram için bir tatil planınız var mı? Varsa, rota nereye? 

Bildiğiniz üzere çok uzun bir süredir devam eden Seksenler dizisi final yapar yapmaz hiç ara vermeden  Senden Daha Güzel dizisine başlamış oldum ve bu süreçte dinlenmeye pek de fırsatım olmadı. Uzun bir zamandır İstanbul’un biraz dışında huzurlu ve sakin bir yerde yaşıyorum. Bu bayram tatilini fırsat bilerek ailemle beraber evimizde istirahat ederek değerlendirmek istiyorum. Bu vesile ile herkesin Kurban Bayramı’nı en içten dileklerimle de kutlamış olayım. Lütfen bayram ziyaretlerine giderken trafikte çok dikkatli olalım, beş - on dakika geç gidelim ama sevdiklerimize sağ salim kavuşalım. İyi Bayramlar dilerim…