Mahkum dizisi büyük bir beğeniyle izlenmeye devam ediyor… Siz bu projenin bu kadar beğenileceğini bekliyor muydunuz?
Uyarlamasını izlemiştim ve dizinin tutmama ihtimali yok demiştim. Öyle de oldu. Gerek uyarlamalarda gerek özgün projelerde iyi senaryo başı çekiyor sanırım. Ardından iyi oyuncu seçimleri ve oyuncuyla kimyasını bütünleştiren yönetmenler ile birlikte böyle güzel işler çıkıyor.
YERİMDE KİM OLSA BARIŞ YESARİ’YE ÖFKELENMEKTE ZORLUK ÇEKMEZDİ
Dizide hayat verdiğiniz Eren karakteri en son Barış Yesari’ye cezaevinde çok sinirlendi, sinirler epey gerildi. Bu sahne sizi zorladı mı?
Yerimde kim olsa Barış Yesari’ye öfkelenmekte zorluk çekmezdi diye tahmin ediyorum. Senaryo geldiğinde nasıl oynayacağım konusunda biraz düşündüm. Hapishane şartlarını çok şükür yaşamadım gerçi hiç birimiz yaşamadık ama biraz empati yapmaya çalışıyorum açıkçası. Aynı zamanda diziyi çektiğimiz ortam da bana bu konuda yardımcı oluyor. Daha sonra izlediğimde, sanırım o anın büyüsüne kapılıp oynamışım, onu fark ettim…
SETTE HEMEN HEMEN HER ŞEY BİR DERS NİTELİĞİ TAŞIYOR
Instagram hesabınız üzerinden bu bahsettiğimiz sahneyi “Seninle oynamak büyük mutluluk” notuyla paylaştınız. Seti Onur Tuna ve İsmail Hacıoğlu gibi oyuncularla paylaşmak nasıl bir duygu? Onlarla sette oyunculuk üzerine sohbetleriniz oluyor mu?
O sahneyi izleyen birçok kişiden çok güzel yorumlar aldım. İsmail ağabeyin oradaki oyunu beni hem rahatlattı hem de bana çok destek oldu. Tecrübeli oyuncularla birlikte böyle deneyimler yaşamanın büyük şans olduğunu düşünüyorum. Onur ağabey, 2 Hakan ağabey, Tugay ağabey, Muharrem ağabey hepsi için aynı şeyi söyleyebilirim. İşini iyi yapan ve örnek alınası insanlar. Sette iyi bir gözlemciyseniz hemen hemen her şey bir ders niteliği taşıyor. Ekstra konuşmaya hiç gerek kalmıyor. Genellikle eğlenceli sohbetler ettiğimizi söyleyebilirim…
Eren karakterini bize biraz anlatır mısınız?
Eren sürpriz bir karakter. İçinde yaşadığı birçok duygusu var. Hapishaneye neden düştüğünden daha çok, kendisini dışarıda bekleyenlere odaklanmış… Aslında kendi içinde düşündüğü gibi olmayan ve öyle de göstermediği yönleri var diyebilirim, fazla da bir şey anlatmayayım. Bazı sürprizler olabilir diyelim…
BEN DIŞA DÖNÜK BİRİSİYİM
Peki Eren karakterinin hiç sevmediğiniz ya da alışamadığınız bir yönü var mı?
Geneline bakarsak aslında yok. Hepimizin içinde gizlediği veya farkında olmadığı “Eren” olabilir. Alışamadığım değil de, kendimle benzetmediğim “içinde yaşama” duygusu diyebilirim. Ben daha dışa dönük birisiyim.
Sette yaşadığınız komik ya da unutulmayacak bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Bizim koğuş tayfasıyla her set günü çok eğlenceli ve unutulmaz geçiyor. Doğaçlamalar, aramızda kurduğumuz komik esprili diyaloglar, kahkahasız günümüz olmuyor.
Eskişehir doğumlu olduğunuzu biliyoruz. Hangi rüzgar attı sizi İstanbul’a?
Ben Eskişehir doğumlu değilim. Bu birçok yerde yanlış aktarılıyor. Okulum Eskişehir’de olduğu için hala gidip geliyorum. Yoksa ben doğma büyüme İstanbulluyum.
OKUDUĞUM BÖLÜMÜ ÇOK SEVİYORUM
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’nde okuyorsunuz. Hiç bu alanda çalışmayı düşünüyor musunuz?
Tabii ki tasarım da yapmayı düşünüyorum çünkü oyunculuk mesleğime herhangi bir engel oluşturmuyor ve okuduğum bölümü çok seviyorum. İkisini birbirine harmanlayarak bile yapabileceğimi düşünüyorum…
HAYATIMDAKİ EN BÜYÜK DEĞİŞİKLİK HAYRANI OLDUĞUM İSİMLERLE MESLEKTAŞ OLMAK
Geleceğin Starı yarışmasında erkekler dalında birinci oldunuz. Bunun hayatınızın bir dönüm noktası olduğunu söyleyebilir miyiz? Nasıl değişti hayatınız o günden sonra?
Her şey yarışmadan sonra başladı. Çok çabaladığım bir süreçti. Sonrasında da çabalamaya çalışmaya devam ettim. Hayatımda en büyük değişiklik, hayranı olduğum isimlerle “meslektaş” olabilmek şansı oldu diyebilirim.
“Daha yolun çok başındayım, oynadığım dizi A’dan Z’ye benim için bir okul” demişsiniz. Bu okulun size bugüne kadar öğrettiği en önemli şey nedir?
Ben yola Şampiyonlar Ligi’nde başladığımı düşünüyorum. Gerçekten benim için okul oldu. Bu okuldan öğrendiğim en önemli şey “saygı” oldu. Önce kendine, sonra çevrendekilere, işine, seni izleyenlere saygı duymanın ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Ve bu öğrenmenin bundan 40 sene sonra da devam edeceğini öğrendim.
Peki oyunculuğa başladıktan sonra zorlandığınız bir dönem, “Ben galiba yapamayacağım” dediğiniz bir an oldu mu ve olduysa bunun üstesinden nasıl geldiniz, kendinizi nasıl motive ettiniz?
Yapamayacağım dediğim bir dönem olmadı ama nasıl daha iyi yaparım, içimdeki heyecanı ve yeteneğimi nasıl gösteririm diye düşündüğüm zamanlar oldu. Her zaman nasıl kendime bir şeyler katarım diye düşünerek motive olmaya çalışıyorum.
ÜLKEMİZİ YURT DIŞINDA TEMSİL ETMEYİ HEDEFLİYORUM
Oyunculukta en büyük hedefiniz nedir?
Klasik olacak ama ülkemizi yurt dışında temsil etmek ve ödül almayı hedefliyorum. Ödül konuşmam hazır diyebilirim.
Bu aralar rutin bir iş gününüzün nasıl geçtiğini anlatır mısınız?
Her iş günümde ayrı bir hikayeye uyandığım için aslında rutin gibi olmuyor çok ama set set ve set.
Setiniz olmadığı zamanlarda neler yapıyorsunuz?
Okulum devam ediyor hala. Bunun yanında Süreyya Güzel’den oyunculuk eğitimi alıyorum. Müzik dinleyip kitap okumayı çok seviyorum.
INSTAGRAM HESABIM ÇALINDI
Sosyal medya size ne ifade ediyor?
Sosyal medya hayatın vazgeçilmez bir unsuru haline geldi. Yeni yeni aktifleşmeye başladım. Geçenlerde hesabım çalındı o yüzden yeni bir hesapla baştan başlıyorum. (@gurberkpolatofficial)
Son olarak dünyada bir şeyi değiştirebilecek olsaydınız, bu ne olurdu?
Gelişimin teknolojik olarak değil de daha çok ruhani olarak atağa geçmesini isterdim. Mesela theta healing yöntemiyle insanların kendini tedavi edebilmesi gibi…