“AKLIM EVLİLİK HAKKINDA HER ŞEY’DE KALMIŞTI”
Tam 16 başarılı bölümü geride bırakarak izleyicinin beğenisini kazanan “Evlilik Hakkında Her Şey” kadrosuna dahil oldunuz. Diziye dahil olma sürecinizden bahsedebilir misiniz biraz bize?
Pandemi sürecinin de etkisiyle uzun zamandır televizyon projelerinden uzak kalmıştım. Sezon başında da yapımcımız Asena Hanım’la ve yönetmenlerimizden Yusuf Pirhasan’la görüşmüştük fakat o sırada dijital platform için çektiğimiz bir işin tam ortasındaydım ve zamanlamamızı ayarlayamamıştık. Ben o zaman da projeyi çok sevmiştim ve aklım kalmıştı diyebilirim. Aradan geçen zamanla Bora Göktaş karakteri için tekrar görüştük. Senaryo ekibimizden çok değişik bir karakter analiz hikayesi geldi, bakış açıları ve yaklaşımlar o kadar ilgimi çekti ki görüşmeler, toplantılar derken projeye dahil oldum. Böyle profesyonel bir ekibin parçası olmaktan çok memnunum.
“BORA OYNAMAKTAN ZEVK ALDIĞIM BİR KARAKTER”
Dizide canlandırdığınız Bora Göktaş karakterinin diziye girmesiyle beraber tüm dengeler değişti. :) Soğuk bir rüzgar esti adeta. Nedir Bora’yı bu kadar acımasız hale getiren?
Hayatta başımıza gelenlerin iyi, kötü hatta şans eseri olarak adlandırdığımız tüm durumların hepimiz için olası, mümkün ve ihtimal dahilinde olduğunu düşünüyorum. Bu bakış açısıyla oynadığım rollere empati kurarak yaklaşmaya özen gösteriyorum. Bora’nın da bu yüksek egosunun, davranışlarının ve hareketlerinin nedensiz olmadığını, yine kendince çok haklı sebepleri olduğunu düşünüyorum. Bu sebeplerin arkasına saklanmayacak kadar dürüst de bir karakter. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplamış ve ona göre hareket ediyor. Ama duygularıyla mantığı arasında kalacak durumların içinde de bulacak kendini. Özetle bu aralar oynamaktan gerçekten zevk aldığım ve uğraştığım bir kişi kendisi.
Bora hakkında çok az şey bildiğimiz, gizemli bir adam. Sizce izleyici zamanla bu karakteri sevecek mi?
Her rolü seyircinin sevmesi gerektiğini düşünmüyorum. O zaman çatışmayı yaratan, dramın oluşmasını sağlayan faktörü ortadan kaldırmış oluruz. Hayatımızdan Bora gibileri nasıl çıkartamıyorsak, burada da insanlar Bora’yla uğraşmak zorunda kalıyorlar. Ama neden uğraştıklarını öğrendikleri an tüm dengelerin değişeceğini düşünüyorum...
Bora aslında büyük bir intikam yolculuğuna çıkmış gibi… Siz onun iç dünyasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Onunla ilgili ilk bilgileri edindiğinizde neler düşündünüz?
Anlamadan, hak vermeden, empati kurmadan oynayabilmem mümkün değil. Senaristlerimizi sürekli arayıp ilginç sorularla onları karşı karşıya bırakabiliyorum ama gerçekten haklarını yiyemem. Bu kadar dirsek temasında olduğumu hissettiğim ekiplerden biri oldular bu kadar kısa zamanda. Gerek senaristlerimiz ve yönetmenlerimiz, gerekse oyuncu ekibi olsun gerçekten olağanüstü motive edici ve yardımcılar, bu kadar kısa sürede Bora’yı yakalamama yardımcı oldukları için hepsine tekrar teşekkür ediyorum. Ama daha yolumuz uzun diye düşünüyorum…
“EVLİLİĞİ HERKESİN YAŞAMASI GEREKEN BİR ZORUNLULUK OLARAK GÖRMÜYORUM”
Dizimizin adı “Evlilik Hakkında Her Şey” – Peki siz evlilikle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bunun herkesin yaşaması gereken bir zorunluluk olarak görmüyorum. Sonuçta bu insanoğlunun bir görevi değil. İsteyen herkes tecrübe edebilir, istemeyen de hayatına istediği gibi devam edebilir. Herkes nasıl mutluysa öyle yaşasın. Bence hayattaki en anlamlı ve önemli şey sadece mutlu olmak ve mutlu etmek olmalı.
Oyunculuk eğitimi almak için Amerika’ya gittiğinizi biliyoruz. Bu eğitimin kariyerinize katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?
20’li yaşlarımın başında kendi kurduğum bir dünyanın içinde, birilerine bunu inandırmak ve kabul ettirmek tabii ki çok zordu. Ben de en zorunu seçtim ve konservatuvardan mezun olur olmaz New York’a gittim. Çok fazla şey yaşadım, çok fazla şey tecrübe ettim, bugünden o zamanlara bakınca sadece iyi ki yapmışım, iyi ki gitmişim, iyi iki başarmışım diyorum. Bir katkısının olmadığını söylemek de kendime büyük haksızlık olur…
“ÇOK DEĞİŞTİĞİMİ SÖYLEYEBİLİRİM”
Bir başka röportajınızda “Meşhur olmak insanın başına gelebilecek en kötü şey.” demişsiniz. Meşhur olmanın sizi rahatsız eden yönleri neler?
Bilmem, öyle negatif bir etkisini yaşadığımı söyleyemem. Hepimiz sürekli değişiyoruz. Muhtemelen en az 10 sene önce yaptığımız bir röportajdır. Belki o zamanlar bir şeylere takılmışımdır ve onun için söylemişimdir, inanın hatırlamıyorum. Ama yaşadığımız son 3 seneye bakınca, ben kendi adıma çok değiştiğimi söyleyebilirim. En azından kendime, kendi hayatıma, mesleğime beni ben yapan her şeye başka bir gözle bakmam gerektiğini fark ettiğimi ve uygulamaya başladığımı da söylemek isterim.
“Hırçın Kız” adlı oyununuzu yeniden sahnelemeye başlayacak mısınız?
Hırçın Kız, Birce Akalay ile beraber sadece tek bir sahnesini çalışıp oynadığımız, İbrahim Çicek’in yönettiği dijital kısa oyunlar projesiydi. Merak edenler hala Zorlu PSM Youtube kanalından izleyebilirler…
24 Aralık’taki doğum gününüzü anlamlı bir kampanyayla kutladınız. Doğum gününüz vesilesiyle Cerebral Palsy’li çocuklar için bağış kampanyası başlattınız. Bu kampanyadan ne gibi dönüşler aldınız? Bundan sonra da sizi sosyal sorumluluk projelerinde görme imkanı bulacak mıyız?
Gönüllü olarak bir projenin içinde olmak beni her haliyle mutlu eden bir şey. Sonucu her ne olursa olsun hepsinin mutlaka iyi niyetli gittiğini tecrübe ettim ve bu konuda gerçekten çok hassasım. Ülke ve dünya olarak çok değişik bir dönemden geçiyoruz. Farkındalığın bu kadar yüksek olduğu ama umursamazlığın ve bencilliğin de bu kadar eş zamanlı yükseldiği bir döneme şahitlik ediyoruz hepimiz. Umurunda olanların sayısı kadar hiç umurunda olmayan ve yarın yokmuş gibi yaşayan çok ciddi bir kitle daha var. Hayat tabii seçimlerden ibaret ama insan olarak bazı görevlerimiz olduğunu ve burada yaşamamamızın ve bulunmamızın bir anlamı olduğunu düşünenlerdenim. O yüzden elimden gelenin en iyisini yapmak için her zaman hazırım.
3 gün üst üste repo verilmiş… Serkan Altunorak bu 3 günü nasıl değerlendirirdi?
Öyle bir dünya yok. :)
Son zamanlarda sizi çok mutlu eden bir haber?
Şubat sonu Craft Tiyatro’da çıkacak yeni oyunum “Sea Wall/Dalgakıran”ın dekorunun oyun tarihinden çok daha önce bitecek olmasını duymam…
Geçtiğimiz hafta ilk kar düştüğünde hemen …………
Setten eve nasıl döneceğim diye düşündüm. Karla kaplı yollarda işinden evine ulaşabilen sayılı şanslı insandan biri oldum. Eve varır varmaz köpeklerimi alıp onlarla yürüyüşe çıktım…