“BU PROJENİN BAŞARISI RUHUNU ORTAYA KOYMUŞ BİR EKİBİN İLMEK İLMEK EMEĞİNİN KARŞILIĞIDIR”
Öncelikle NOW ailesine hoş geldiniz:) Kanunsuz Topraklar’da 6 bölümü geride bıraktınız ve çok pozitif yorumlar aldı dizi. Ne oldu sizce bu işin başarısı? Sizi senaryoyu okuduğunuzda ilk etkileyen şey ile bu başarıyı sağlayan şey aynı mı oldu sizce?Öncelikle ben de NOW ailesi ile olduğum için çok mutluyum:)
Bence bu projenin başarısı, dönemin yaşam zorluklarını anlatırken, ruhunu ortaya koymuş bir ekibin, ilmek ilmek emeğinin karşılığıdır. Ön hazırlığının 7 ay sürdüğü ve ilk 4 bölümün 3 ayda tamamlandığı bir süreçten bahsediyorum. Beni senaryoda etkileyen ilk vurucu öğe, maden işçilerinin yaşam ve çalışma zorlukları ve de yaşanan felaketlerin, gerçek felaketlerle bağdaşıyor olmasıydı. Başarıyı işaret eden ilk adım da budur bence…
Fatma Ana karakterine hayat veriyorsunuz ve çocuklarını her şeyin önünde tutan, ismini hak eden bir karakter bu. Nasıl hazırlandınız role? Yönetmen ve senaristle fikir alışverişleriniz oldu mu?
Fatma Ana’nın yaşadığı acılar gerçekten çok yoğun bir drama yaratıyor. Bana Türk sinemasının güçlü anaç karakterlerinin olduğu filmler işaret gösterildi elbette yönetmen ve senarist tarafından… O karakterleri baz alarak, dönemin koşullarını da araştırarak, maden ve madencilikle ilgili filmler izleyerek Fatma Ana karakterini yaşatmaya çalıştım.
“FATMA ANA İLE ÖRTÜŞEN ÖZELLİĞİMİZ DUYGUSAL VE SEVGİ DOLU OLMAMIZ”
Karakterinizin empati yapmakta zorlandığınız yönleri oldu mu? Kendi karakterinizle çeliştiğini ve örtüştüğünü düşündüğünüz yanları neler Fatma Ana’nın?
Fatma Ana ile çelişen yönüm mutlaka vardır. Mine olarak ben, çocuklarım üzerinde baskın bir otoriteden çok, özgürlükçü bir yaklaşımda olmayı tercih ederim. Fatma Ana ise çocuklarına, özellikle Davut’ a karşı çok özverili ve sevgi dolu olmasının yanında anaerkil bir duruş sergiliyor. Örtüşen en büyük özelliğimiz, duygusal ve sevgi dolu olmamız.
Fatma Ana birçok acı yaşıyor. Eşini, küçük kızını kaybetti. Sonra küçük oğlu da evi terk etti. Böylesi acı çeken birini canlandırmanın zorlukları neler sizin için?
Fatma Ana’nın, yoğun acıları üst üste yaşaması, büyük duygusal yorgunluk yaratıyor tabii oyuncuda. Özellikle acıların en büyüğü olan evlat acısını canlandırmak çok yıpratıcı. Bu sahneleri çekerken, tekrarlanan açılarda, duygu devamlılığını yakalamak oldukça yorucu oldu diyebilirim.
“BAZEN FATMA ANA GİBİ KONUŞURKEN BULUYORUM KENDİMİ”
Şiveli konuşan bir karaktere hayat veriyorsunuz? Aslında Kıbrıs’lı olduğunuzu biliyoruz, şivelere aşinasınız. Nasıl hazırlanıyorsunuz role?
Bazen Mine olarak da şiveli konuşurken buluyor musunuz kendinizi :)
Önce yöresel şiveli bir çalışma yaptım. Ama yönetmenimiz çok bariz bir şive istemedi. Tabii önemli olan senaryo kahramanlarının ortak bir dil konuşuyor olması. Fatma Ana daha çok Anadolu’dan gelip Zonguldak’a yerleşen bir karakter olduğu için çok vurgulayıcı bir şive yapmadım. Kıbrıslı olmanın getirdiği bir dil yatkınlığı, Fatma Ana’yı konuştururken tabii ki bana avantaj sağladı. Ancak Kıbrıs lehçesi ve müzikalitesi tabii ki çok farklı. Bazen Fatma Ana gibi konuşurken buluyorum kendimi tabii ki :)
Kanunsuz Topraklar çok da hassas bir konu olan madencilerin hikayesini de anlatıyor bize. O dönemin maden işçileri ve aileleri adına neler söylemek istersiniz?
Hayatları pahasına, zor çalışma şartları içinde olup, insan emeğinin ve haklarının çok da fazla önemsenmediği bir düzene, patron düzenine hizmet eden bu insanların, sömürge sistemi içinde
çektikleri acılara ortak oluyor insan. Oyuncu olarak, oyun da olsa bunları yaşadıklarını düşünmek üzücü.
Kanunsuz Topraklar bir tiyatro oyunu olsaydı …………… Boşluğu nasıl doldurursunuz?
Kanunsuz Topraklar bir tiyatro oyunu olsaydı nasıl olurdu ben de çok merak ediyorum açıkçası…
Set arkasında neler yaşanıyor? İzleyicilerin bilmediği bir detayı bizimle paylaşır mısınız? :)
Bizim mesleğimizin en güzel yanlarından biri set arkası. Teknik ekibiyle, oyuncularıyla bir aile gibi olmalı. Sahnede kanlı bıçaklı olduğun karakterle, set arkasında sarmaş dolaş olabilmek, gerçeklikle oyunculuğun birlikte seyahatidir.
“NE OLURSA OLSUN ÜRETEBİLMEYİ ÇOK SEVİYORUM”
Oyunculuk dışındaki ilgi alanlarınız neler? Nasıl geçiyor Mine Teber’in set dışındaki günleri?
Oyunculuk dışındaki ilgi alanlarım, doğa, toprak, tabiatın içinde var olan her şey. Bir de ne olursa olsun üretebilmeyi çok seviyorum. Bu bir meyve ağacı olabilir, çiçek olabilir, el emeği göz nuru işler olabilir. Set dışındaki günlerim pandemiden dolayı son 2 yıldır genellikle evde ve ev içi üretkenliği ile geçiyor. Ama daha da önceleri yaptığım sosyalleşmelerimi, dans, pilates derslerimi yavaş yavaş normalleşme süreceğime almam gerekecek.
“EN BÜYÜK ÇOCUKLUK HAYALİM OYUNCULUKTU”
Uzun sezon süren dizilerde yer aldınız hep. Hiç oyunculuk yerine başka bir şey yapsaydım dediğiniz oldu mu? Veya yoğun çalışma temposu sebebiyle gerçekleştiremediğiniz bir hayaliniz?
Evet, zaman zaman çok yoğun çalışma süreçlerinden geçtim ancak bu benim hayatımdaki direksiyonun yönünü başka yöne kırmama ya da hayallerimden vazgeçmeme bir sebep olmadı. Her zaman işle, özel hayatımın planlamasını ayarlamaya çalıştım. Benim en büyük çocukluk hayalim oyunculuktu zaten. Başka bir meslekte olabileceğimi hiç hayal etmedim.
Size her anlamda ilham veren, bakış açınızın değişmesini sağlayan film ya da kitaplar oldu mu? Nelerdir bunlar?
Bir oyuncuyu besleyen en önemli şeylerdir filmler ve kitaplar. Ve tabii ki gözlem yapmak, karaktere sarılabilmenin olmazsa olmazı. Ben de bir karakter yaratma sürecinde bu yöntemlere başvuruyorum. Ama genelde okumayı ve izlemeyi sevdiğim eserler kişilik analizlerinin vurucu olduğu eserlerdir...