NOW ailesine yeniden hoş geldiniz. :) Bu akşam “Elkızı” 3. bölümüyle izleyiciyle buluşuyor. Neler hissettiniz dizi başlamadan önce? Heyecan var mıydı?
Hem de ne heyecan! Biz uzun zamandır Muğla’dayız ve artık 7. bölümü çekiyoruz. Hikayeye de karakterlere alışsak ta büyük merak ve heyecan duyuyoruz.
“Elkızı” afişi çok beğenildi ve büyük merak uyandırdı. Afişte üzerinizdeki kırmızı elbisenin özel bir anlamı var mı?
Kırmızı elbise Ezo’nun annesine ait. Ailesinin baskısına inat annesinin hatırasını yaşatmak için onun kıyafetlerini giyiyor…
Sizi Ezo karakteriyle izliyoruz. Ezo annesinin ölümü sebebiyle çocuk yaşta öksüz kalmış ve annesini çok özleyen bir karakter. Aynı zamanda babası tarafından aşağılanıp, babaannesi tarafından da göz ardı edilmiş birisi. Önümüzdeki bölümlerde nasıl hikaye bekliyor izleyiciyi?
Dediğiniz gibi hayatında ona değer veren ve seven tek insan annesiyken onu da korkunç bir şekilde kaybedince büyük bir yıkım yaşıyor ve aşağılanarak, şiddet görerek, öfke ve nefretle büyütülüyor Ezo. Bunca yılın acısıyla Ezo’nun intikamını, dönüşümlerini ve ilk defa hayata karıştığından tecrübesizlikle verdiği yanlış kararları, tek başına güçlü durmaya çalışmasını, mücadelesini izliyor olacağız.
“EZO BİR ANTİ KAHRAMAN”
Ezo karakteriyle ilgili izleyicilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz? İzleyici bu karakteri sevdi mi, destekliyor mu?
Ezo bir anti kahraman. En sevdiğim tarafı da bu. Tek boyutlu bir iyi veya kötü karakter değil. Dönüşümleri, kırılma noktaları, hataları, doğruları, zayıf ve güçlü yanlarıyla gerçek bir karakter. O yüzden empati kurması, anlaşılması kolay diye düşünüyorum. Seyircinin de Ezo’yu anladığını ve sevdiğini düşünüyorum.
“DEFALARCA AĞLAMAK ÇOK YORUCU OLUYOR”
Tanıtımlarda, bölümlerde Ezo’nun hep gözyaşlarının aktığını gördük. Kamera önünde fazlasıyla ağlamak yorucu mu, sizi zorladığı oluyor mu?
Normalde ağladığımızda bu nasıl yorucu bir şey ise, bu da tam olarak öyle. Bir de bunu defalarca yapmak gerekince daha da yorucu bir şey oluyor. Ama değer mi değer!
Saçlarınızı Ezo karakteri için kestirdiğiniz doğru mu?
Hayır, bu işe başlamadan önce kendi isteğimle kestirmiştim. Hep kısa saçı daha çok beğenirdim zaten ama fırsat olmamıştı. Ama Ezo için çok uygun olduğunu düşünüyorum. İyi ki bu projede kestirmişim.
Peki Ezo karakterine hazırlanırken ona kendinizden bir şey kattınız mı?
Oyuncunun oynadığı karaktere bir şey katmaması mümkün olabilir mi? Tabii ki bunu yaratan koca bir ekip var ama oyuncu karakterin sesi, gözü, nefesidir…
“11 YILIN TECRÜBESİYLE DAHA SAKİN VE RAHATIM”
2012’den bu yana birçok dizide izliyoruz sizi, 17 yaşınızdan beri de oyunculuk yapıyorsunuz. Oyunculuk hayatınızın 11. yılını doldurmuş olmak size ne ifade ediyor?
11 yılın tecrübesiyle daha sakin ve rahatım artık. Bir de alışmışlıktan evimde gibi hissediyorum sette. Ama yine de daha başındayım yolun. Daha öğrenilecek çok şey var…
“OYUNCULUĞU NE KADAR SÜRDÜRECEĞİMLE İLGİLİ PLANIM YOK”
“Keşke bir de bir gün böyle bir senaryo geçse elime” dediğiniz durumlar oluyor mu? Nasıl bir senaryo içerisinde yer almak isterdiniz? Ya da Türkiye’de yapılmasını istediğiniz, işlenmesini istediğiniz farklı konular var mı?
Bir sürü hayalim var tabii ki ama spesifik bir şey belirtemem. Öyle kariyerimle ilgili belirlediğim, hedeflediğim planlarım yok. Hatta oyunculuğu ne kadar sürdüreceğimle ilgili bile bir planım yok…
Bir başka röportajınızda “Teknolojiden mümkün olduğunca uzak bir hayat yaşıyorum” demişsiniz. Bunu söylemenizin belirli bir sebebi var mı?
İhtiyacım olan durumlar dışında ilgilenmiyorum teknolojiyle. Hatta beni korkutuyor da. Her şeyin bu kadar kolaylaşmasının aslında ne büyük bir zarar olduğunu ne zaman anlarız bilmiyorum…
“HAKKIMDA BİR ŞEY BİLMEYEN İNSANLARIN YAŞADIĞIM HAYATLA İLGİLİ YORUM YAPMAYI KENDİNE HAK GÖRMESİ KORKUNÇ”
Peki sosyal medyaya ne kadar bağlısınız? Oyuncuların artık sosyal medyada fazla ulaşılabilir olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sosyal medyayla ilgili fikrim de aynı. Hem gereksiz bir özgüven, hem de özgüvensizlik yaratan bir şey olabilir mi? Oyuncu kimliğimden başka hakkımda hiçbir şey bilmeyen insanların benim yaşadığım hayat ve sahip olduğum bedenle ilgili yorum yapmayı kendine hak görmesi korkunç bir şey bence. Öbür tarafta, sosyal medyada gördüğü filtreler vs. den yaşadığı hayatı ve bedenini yetersiz hissedip uyum sağlamak için kendini paralayanlar var. O yüzden sosyal medyaya bir bağlılık hissetmek için sebebim yok. Sadece oyuncular değil, herkes gereğinden fazla ulaşılabilir. Ama artık kimlik gibi bir şey bu ve uyum sağlamak için, hatta işini yapabilmek için bir şekilde dahil olmak gerekiyor.
Sosyal medya üzerinden aldığınız, unutamadığınız bir eleştiri var mı?
Hiç ciddiye alabileceğim, gerçek bir eleştiri almadım. O yüzden unutamadığım bir şey yok.
“EN ÇOK EĞLENDİĞİM GÜLDÜĞÜM ANLARIM KEDİLERİMLE VE KÖPEĞİMLE”
3 kediniz ve 1 köpeğiniz olduğunu biliyoruz. Onlarla baş başa kaldığınızda, nasıl vakit geçiriyorsunuz?
O kadar keyifli ki… Bence hepsi birbirinden komik bir de. En çok eğlendiğim, güldüğüm anlarım onlarla. Sıkılmama fırsat bırakmıyorlar.