“BEN SANEM’İN YARALARINA VE ONLARLA BAŞ ETMEK İÇİN BULDUĞU YÖNTEME AŞIK OLDUM”
NOW izleyicisi sizi uzun süre Ceyda karakteriyle izledi, ardından Zümrüdüanka dizisine dahil oldunuz ve şimdi ise yepyeni bir dizi “Evlilik Hakkında Her Şey” ile ekranlardasınız. Bu geçiş sizin için nasıl bir geçiş oldu?
Ben çalışmayı çok seviyorum. Oynamayı çok seviyorum ve buna imkan bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Ceyda biterken gerçekten çok üzülmüştüm. Kıymetlimdir. Beni seyirciyle tanıştırdı. Hem de çok özel ve güçlü bir karakterdi…
Zümrüdüanka’daki Deniz ise ters köşe bir rol olsun diye kabul ettiğim bir projeydi. İyi kalplilikten öfke ve nefretinin kontrolüne geçmiş hırslı bir kadına dönüşecek olmak cazip gelmişti. Dediğim gibi ben oynamayı seviyorum. Benden; farklı kültür, eğitim, geçmiş yaşam tecrübelerine sahip bu kadınlar nasıl çıkacak çok merak ediyorum.
Onları keşfetmeye ve anlamaya çalışmak kendimi keşfettiğim ve hatta iyileştirdiğim bir sürece dönüşüyor.
Evlilik Hakkında Her Şey ise bu sene okuduğum senaryolar arasında en beğendiklerimden biriydi. Burada olduğum için çok mutluyum şu an. Ben Sanem’in yaralarına ve onlarla baş etmek için bulduğu yönteme aşık oldum :) Umarım hakkını verebilirim.
“HERKESİN DİZİDE KENDİNDEN BİR ŞEY BULABİLECEĞİNE İNANIYORUM”
Evlilik Hakkında Her Şey dizisi çok sevildi, her geçen hafta daha da başarılı sonuçlar elde ediyor. Siz bu başarıyı neye yoruyorsunuz? İzleyici bu dizide en çok neyi sevdi?
Bizim hikayemizde salt kötü (karikatürize kötüler) karakter yok bence. Hata yapan, yanlış kararlar veren gerçek insanlar var. Herkesin kendinden bir şey bulabileceğine inanıyorum. Ayrıca ilişkiler her zaman merak ettiğimiz konular. Şimdi farklı kesimlerden, farklı insanların belki de aynı noktada kesişen hikayelerine şahit oluyoruz. Bilemiyorum, belki bu yüzden seyircinin ilgisini çekmişizdir…
Ayrıca senaryo, yönetmenlerimiz, kamera arkası ekip ve oyuncu arkadaşlarım canla başla çok önemseyerek çalışıyorlar. Bu emeğin, bu özverinin de bir yansıması sanırım.
Sanem karakteriyle ilgili ilk bilgiler size ulaştığında, ne düşünmüştünüz? Böyle bir karakteri canlandırmak sizi heyecanlandırdı mı?
Hem de nasıl :)
Dediğim gibi ben Sanem’in yaralarına ve onlarla mücadele etme şekline; hatalarına, psikolojik sorunlarına aşık oldum. Çok katmanlı ve bir oyuncu için ağız sulandıran bir karakter bence Sanem. İyi ki dile gelmek için beni seçti dediğim karakterlerden biri oldu…
Sanem aile şirketinin avukatlarından biri, ablasının aksine pervasız, hedonistik, çok özgür ruhlu biri. Sanem gerçek olsaydı, ona ne demek isterdiniz?
“Seni görüyorum, anlıyorum. Başına gelenlere üzülmek hakkın. Tadını çıkar. Yasını tut.
Merak etme dimdik, tüm gücünle kaldığın yerden devam edebileceksin. Korkma… (Aşktan da ;)” derdim.
Sanem’de kıskançlık var mı sizce? Ablasının başarısını kıskanıyor mu?
Kesinlikle yok. Azra onun kraliçesi. Başarılarıyla gurur duyuyor. Ve zor zamanlarda nasıl yanı başlarında tüm gücüyle durduğunun farkında. Onun kılına zarar gelmesine izin vermez Sanem. Bence sadece ortanca olmanın verdiği bir durum söz konusu. Ne büyük abla olarak görülüyorsun, ne küçük çocuk. Arada kalmış ve belki de çoğu yaptığı iyi şey fark edilmemiş. O da muhtemelen bir noktadan sonra kendini ispat çabasını bir kenara bırakmış. Yaşadığı hayatın keyfini çıkarmaya çalışıyor ve bence Sanem yaşamı çok seviyor.
Sanem geçtiğimiz bölümlerde ablasının ona inancının olmadığını öğrendi, büyük hayal kırıklığı yaşadı. Sanem’in bu yaşadığı hayal kırıklıkları mı itiyor onu hırsızlığa? Nasıl bir psikolojisi var size göre?
Sanem kleptomani hastası. Çalma atağı geldiğinde o dürtü o kadar kuvvetli ki engel olamıyor.
Ve bunun sebebi hikayemiz başladığından beri yaşanılanlardan ziyade izlenmeyen tarafta. Yani Sanem’in geçmişinde.
Kleptomani ile ilgili pek çok bilgiye ulaşabiliriz zaten ama ben Sanem için biraz daha psikanalitik kuramdan yola çıktım diyebilirim. Okuduklarımdan kabaca bir özetle; çocukluk döneminde yaşanan travmanın oluşturduğu olumsuz duyguyu bastırmak için farkında olmadan yapıyor, travma sonrası oluşan öfkeyi hedef değiştirerek ifade ediyor; belki de öcünü alıyor. Farkında olmadan yapıyor bunu.
Ekmek almaya diye çıkıp geri dönmeyen, onları bir başkası için terk eden bir baba. Sonrasında da öldüğünü öğreniyor. Bununla annesi ya da ablası gibi baş edememiş Sanem. Onlardan farklı etkilemiş Sanem’i. Anne günlerce odaya kapamış kendini. Abla kendini kardeşlerine adamış. Sanem ise yüzleşmekten kaçmış. Yok saymış. Bu acısını bir kutuya kapamış. Ama ortaya çıkmasına izin vermedikçe, bununla yüzleşmedikçe acı daha da büyümüş bence ve o öfke ortaya çıkmak için farklı yollar arar olmuş.
Ayrıca atak döngüsündeki çalma anındaki zevk, rahatlama ve tatmin de ihtiyaç duyduğu duygular Sanem’in.
Babasının ortaya çıkması, Sergen’in yaptığı, ablasının ona inanmaması ve belki de ilk kez bir şeyler hissettiği ya da güvenmek istediği birinin öpüşürken fotoğraflarını çektiğini öğrenmesi (Babayla yüzleştikleri günün gecesinde Ural’la buluşmak istedi bunu anlatmak için. Bence Sanem için bu bir ilk.) gibi olayların da üst üste gelmesiyle çalma ataklarına şahit olmamız kaçınılmazdı…
“SON NEFESİME KADAR OYNAYABİLMEYİ DİLİYORUM”
Yukarıda da söylediğimiz gibi Kadın ardından Zümrüdüanka, şimdi de Evlilik Hakkında Her Şey dizisiyle ekrandasınız. Hiç ara vermeden çalışmak yorucu olmuyor mu?
İşimi aşkla yapıyorum. Projeler arasında dinlenecek, kendimle kalacak, sıfırlanacak kadar da sürem oldu. Bu alanı kendime yaratacak kadar imkan ve zamana sahip olmayı ve son nefesime kadar oynayabilmeyi diliyorum.
“YENİ BİR OYUN HAZIRLIĞINA GİRİŞTİK”
Tiyatroyu da çok sevdiğinizi biliyoruz. Pandemi sürecinde sahneleri özlediniz mi? Yeni projeler yolda mı?
O kadar özledim ki hem izlemeyi, hem oynamayı. Ufak ufak önlemlerimi alarak oyun seyretmeye başlayacağım. Ocak ayı için de başarabilirsek yeni bir oyun hazırlığına giriştik. Bakalım...
Bundan 3 yıl önce “daha yolun başındayım” dediniz. Şu anda kendi oyunculuk kariyerinizi nasıl değerlendirirsiniz?
Yoldayım. Yolum bu. Yol nereye götürürse...
13 senedir evlisiniz ancak çift olarak pek göz önünde değilsiniz. Bu isteyerek yaptığınız bir şey mi?
Sektörden biri değil zaten eşim. Kendi özelimiz haricinde onun özeline de ayrıca saygı duyuyorum ve evet, bilinçli olarak göz önünde olmamayı tercih ediyoruz.
Eşinizden okuduğunuz senaryolarla ilgili fikir alışverişinde bulunuyor musunuz?
Tabii. Sadece o değil fikrine, tecrübesine güvendiğim dostlarıma ve hocalarıma da bu konuda düşüncelerini paylaşmaları konusunda başvuruyorum.
Kitap seslendirmelerine de devam ediyorsunuz. Geri dönüşler nasıl?
Genellikle olumlu dönüşler alıyorum ve çok teşekkür ediyorum. Zaten yapmayı sevdiğim bir şeyi profesyonel olarak da yapabilmek büyük ayrıcalık bence. Minnet duyuyorum. Birlikte çalıştığım iş arkadaşlarıma da bayılıyorum. Dilerim böyle güzel insanlar çıkar hep karşıma.
Setten arta kalan zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Size en iyi gelen şey ne?
Şu an çok yoğun çalışıyoruz. Genelde ilk iş, ev işleri oluyor.
Kitap okumak, güzel bir film seyretmek, arkadaşlarımla vakit geçirmek çok iyi geliyor. Kabilem diyorum onlara... Dilerim herkesin hayatında birlikte saçmalayabildiği insanları vardır.
Pandemi öncesi çok sık seyahat ederdik. Yeni yerler görmeye, yeni insanlar tanımaya, farklı kültürlerden deneyimler yaşamaya bayılıyorum. Umarım tekrar seyahat rotalarımıza geri dönebiliriz.