“Son Yaz” 2. sezonuyla izleyiciyle buluştu ve dizide 3 yıllık bir zaman atlaması yaşadık. Neler oldu neler… Naz için neler değişti bu sezon?
Naz büyüdü tabii ki. Aile içinde çok ani ve travmatik bir kayıp yaşadılar. Böyle travmatik bir ölümden sonra hiç bir şeyin eskisi gibi olması zaten mümkün değildi. Şehir değişti, yakınları değişti, yaşadığı düzen değişti. Ama açıkçası bunların geçici değişiklikler olduğunu göreceğiz. En köklü değişim bu haftadan sonra başlıyor.
“BENCE NAZ KENDİNİ BULDU”
İlk sezon boyunca Naz ilkleri yaşadı diyebiliriz. İlk aşk, ilk hayal kırıklığı… Sizce Naz’ın bunlardan çıkardığı en büyük ders nedir?
Bence Naz kendini buldu. Gerçek istekleriyle, istemek zorunda oldukları arasındaki farkı gördü. Her insanın kendine özgü bambaşka varlıklar olduğunu ve hayatta farklı amaçları olduğunu fark etti. Kendini benimseme yoluna girdi. Sanırım artık başkalarının onun hakkında ne düşündüğünü o kadar önemsemiyor, imaj kaygısından kurtuldu yani. Bunlardan çıkarttığı en önemli ders de bu sanırım: İsteklerinin peşinden gitmek ve kalbinin sesini dinlemek.
“KAÇIMIZ AŞIK OLANA KADAR AŞK İÇİN NELER YAPABİLECEĞİMİZİ BİLİYORUZ?”
Aslında Son Yaz’ın ilk sezonunun ilk sahnesinden itibaren biz; burnu havada, aşkla işi olmayan bir Naz tanıdık. İkinci sezon ilk bölümde ise aşkı için ailesini karşısına almış bir Naz. Ne düşünüyorsunuz Naz’ın değişimi ile ilgili?
Naz’ın aşkla işi yok muydu, yoksa aşık mı değildi bence aslında bunu düşünmek lazım. Kaçımız aşık olana kadar, aşk için neler yapabileceğimizi biliyoruz? Naz da aşık oldu. Aşık olmak kalkanlarını indirmesine neden oldu ve bunun sonucunda da elbette aşkıyla arasında duran herkesi karşısına alacak cesareti de buldu kendinde. Ben de Naz’ın bu değişimini hepiniz gibi heyecanla takip ediyorum.
“NAZ İÇİN BAMBAŞKA BİR DÖNEM BAŞLIYOR”
Naz, Soner’den sonsuza dek kopmak zorunda kaldı… Üstüne Soner’in nişan haberini aldı ama birbirlerine olan aşklarını yeniden ilan edip, en son Naz Soner’den evlenme teklifi bile aldı. Peki ya şimdi ne olacak? 2. sezonda Naz’ı bekleyen maceralar neler?
Neler olacağını hep birlikte bekleyip göreceğiz. Şu kadarını söyleyebilirim; Naz için tamamen yeni ve bambaşka bir dönem başlıyor. Bazı şeyleri göze alarak bir yola girdi, radikal bir karar verdi ama bu yolda yaşayacakları, hiç deneyimlemediği şeyler ve şimdiye kadar öğrendikleriyle de çok bir ilgisi yok. Yani hazır olması imkansız. O yüzden tam anlamıyla yeni bir macera başlıyor onun için…
“ÇEŞME’DE GEÇİRDİĞİMİZ PANDEMİ AYLARI BİZİ BİRBİRİMİZE KENETLEDİ”
Set artık İstanbul’a taşındı… Bu durumdan mutlu musunuz? Rol arkadaşlarınızla sette neler yaşıyorsunuz?
İzmir’i de çok seviyordum elbette ama aileme, arkadaşlarıma ve alışkanlıklarıma döndüğüm için de çok mutluyum. Naz’la yer değiştirdik, o doğduğu şehirden ayrıldı, ben ise doğduğum şehire geri döndüm. İlginç bir durum.
İlk sezondan rol arkadaşlarımla birlikte olmaktan çok memnunum. Çeşme’de geçirdiğimiz pandemi ayları bizi birbirimize kenetledi. Özellikle Sezer ve Hafsa’yla. Aramıza yeni katılan oyuncularla da ilerleyen zamanda kaynaşacağımıza eminim.
Bildiğimiz kadarıyla Son Yaz ilk dizi projeniz. Ne gibi öğretileri oldu Son Yaz sürecinin ve setinin? Ve en önemlisi; kendinizi ilk izlediğiniz an ne düşündünüz?
Evet, Son Yaz ilk dizi projem. Geçen sene İzmir’deydik ve benim açımdan tek başıma yaşamak, alıştığım düzenden uzakta yepyeni bir şey deneyimlemek, kendi kabuğumda yaşamak ve rolüme odaklanmak çok faydalı oldu.
Kendimi ilk izlediğimde de heyecandan hiç bir şey düşünemedim...
Birçok tiyatro oyununda yer aldınız. Tiyatro şu an hayatınızın neresinde? Bir röportajınızda Lady Macbeth’i canlandırmanın hayaliniz olduğundan bahsetmiştiniz. Bu hala en büyük hayaliniz midir?
Öyle. Karakter analizinin yanı sıra, benim için farklı bir açıdan da anlamlı bir rol. Macbeth'te Lady Macbeth ortak komplocu rolünü oynuyor ve neredeyse ataerkil, erkek egemen toplumu aşıp, üstesinden geliyor. Bu feminist sembolizm sayesinde de beni kendine çekiyor.
“ÇOK YÖNLÜ BİR SANATÇI OLMAK ARZULADIĞIM BİR ŞEY”
Londra’da eğitim aldınız. Bu eğitimlerin size nasıl bir katkısı oldu? Oradaki yaşamınızı özlediğiniz oluyor mu?
Sosyal antropoloji sayesinde, diğer bütün sosyal bilimler gibi, insana farklı bakış açıları kazandım. Oyunculuk eğitimi için de LAMDA benim için büyük şanstı. Londra’yı ve oradaki hayatımı bazen özlesem de İstanbul kalbimin ait olduğu yer. Burası benim evim.
Vokal eğitimi de aldınız… İlerleyen dönemlerde sizi şarkı söylerken görür müyüz?
Olabilir. Çok yönlü bir sanatçı olmak arzuladığım bir şey.
Ailenize çok bağlı olduğunuzu biliyoruz, bunu her daim dile de getiriyorsunuz. Aileniz nerede? Annenizin uzak olduğundan bahsetmişsiniz… Yoğun set takvimine rağmen görüşebiliyor musunuz?
İstanbul’da olmanın en güzel yanı kalpten bağlı olduğum ailemin yanımda olması.
Ailenizin oyunculuk kariyerinize bakış açısı nedir?
Gelecek kaygısı, rekabeti ve geçim sıkıntısı yüksek bir sektör. Babamla aramda büyük bir jenerasyon farkı var, ki bu da beraberinde sosyokültürel fikir anlaşmazlıkları getiriyor. Doğal olarak endişeliydi ve sıcak bakmadı başta. Artık alıştı ve beni bu tutkumda destekliyor. Cumartesi akşamları saat 20.00'de o da televizyonun önünde yerini alıyor.
Kariyerinizle ilgili hayalleriniz ve hedefleriniz neler?
Geçmiş bir röportajda, daha deneyimlemediğim için, bu soruya 'filmde rol almak' diye cevap vermiştim. Bir ay sonra bu hedefime ulaştım. Ama hayallerin sonu yok. Bunların arasında, aklıma ilk gelen, farklı dillerde ve yabancı oyuncularla beraber bir projede yer almak.
Son Yaz hayranlarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Bana ve Naz’a gösterdikleri sevgi için teşekkür ederim. Onları çok seviyor ve kendimi çok şanslı hissediyorum. Bizi izlemeye devam etsinler… :)