“GÖZÜM EN ÇOK BERK’İ ARIYOR”
Savaşçı 5. sezonunda da aksiyon dolu bölümleriyle izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Dizinin oyuncu kadrosunda bazı değişiklikler oldu, hikayeye yepyeni heyecanlar geldi. Yeni Kılıç Timi’ni bir öncekiyle nasıl kıyaslarsınız?
Bu soru zor bir soru. Daha önce de kadroda değişiklikler oldu, diziden ayrılanlar oldu. Herkesin bu işte çok büyük emeği var ama benim açıkçası gözüm en çok Berk’i arıyor, kardeş gibi olmuştuk, hala da görüşüyoruz. Yeni gelen arkadaşların ise çok güzel enerjisi var, sette enerjik bir ortam oluştu. Yani eskiden bizimle beraber olan arkadaşların ayrı önemi var ama aramıza yeni katılan oyuncular da ellerinden geleni yapıyorlar.
Yüzbaşı Haydar Bozkurt’u gözü kara, becerikli, adanmış bir subay olarak tanıdık. Bu sezon karakterinizde değişiklikler var mı, önümüzdeki bölümlerde Haydar Bozkurt’u nasıl izleyeceğiz?
Süleyman Çobanoğlu ile de konuştuk bunu. Çok büyük travma geçiriyor Haydar Bozkurt, tüm arkadaşları şehit oluyor. Bu sebeple bu sezon neşesi daha az ama hırsı ve öfkesi daha fazla…
“HAYATIMDA EDİZ ABİ GİBİ BEYEFENDİ BİR ADAM GÖRMEDİM”
Tamer Karadağlı, Ediz Hun gibi çok güçlü isimler katıldı kadroya. Birbirinizle nasıl bir uyum yakaladınız sette?
Tamer abi benim çocukluğumu bilir… Onunla çok sahnemiz oldu beraber. Çok güzel sahneler çektik. Ediz abi ile çalışmak da ayrı şans, gurur duyulacak bir şey. Ediz abi ile tanışan herkes hiçbir şeyin boşa olmadığını anlar. İnanılmaz bir adam, hayatımda böyle beyefendi bir adam görmedim. Onlarla birlikte olmak çok keyifliydi. Bu hafta maalesef kendisinin son bölümü… Şimdi yavaş yavaş Kılıç Timi’nin hikayelerini görmeye başlayacağız…
Uzun yıllardır heyecanla izlenen Savaşçı dizisinin başarısını siz neye bağlıyorsunuz?
Savaşçı ile aynı anda birçok askeri, benzer iş başladı ekranda ama Savaşçı’yı diğerlerinden ayıran en büyük özelliği Süleyman Çobanoğlu’nun kalemi ve her durumda Milliyetçilik, Atatürkçü düşüncesiyle ilgili bir cümlesi olması. İzleyicilerde her daim vatan sevgisini canlandırıyor diyebiliriz.
Hem oyunculuk hem yönetmenlik konusunda uzun yıllara dayanan tecrübeleriniz var. Savaşçı’nın yönetmenleri Osman Taşçı ve Eray Koçak’la çekimler ve hikaye üzerine konuştuğunuz oluyor mu?
Benim buradaki görevim oyunculuk yapmak. Hiçbir zaman senaristlerimizin kararlarına saygısızlık etmediğimi düşünüyorum. Sahneyle ilgili fikirlerimi elbette söylüyorum ama bu fikirlerimi oyuncu olarak aktarıyorum. Asla onların rejisine karışmak gibi bir durum olmadı.
Savaşçı aslında her ne kadar ciddi konuları ele alsa da, senaryoda/repliklerde mizah anlayışından hiç geri kalmıyor :) Doğaçlama yaptığınız oluyor mu?
Doğaçlama yaptığım oluyor, evet :) Genelde sahnede oluyor bunların hepsi :)
Pandemi döneminde set ortamını özlediniz mi? En çok neyi özlediniz?
Özledim ama biz açıkçası pandemiyi çok yaşamadık. Genelde hep açık havada, dağda bayırda oluyoruz. Diğer dizilerdeki gibi evlerin içlerinde pek sahnelerimiz olmuyor biliyorsunuz, hep dağ, bayır, mağara. Ama evlere kapandığımız dönemde seti özledim tabii.
Savaşçı çekilmediği dönemde Datça’daydım. İşimi çok seviyorum :)
Büyük bir sörf tutkunusunuz. Pandemi döneminin çoğunu Datça’da sörf yaparak geçirdiniz. Aynı zamanda hemen hemen her gün sporla ilgili paylaşımlarınızı da takip ediyoruz sosyal medyadan. Spora ve sörfe olan ilginiz ilk ne zaman başladı?
Ben zaten 6 yaşımdan beri spor yapıyorum. Galatasaray’da basketbol oynadım.
Sörfü ise daha evvelki yıllarda da yapıyordum ancak bu kadar tutkunu değildim. Bir arkadaşım var liseden, Berk Yangın. 2016 gibi Datça’ya gitmiştim, onunla beraber tahtaya çıktık. Bir de benim için psikolojik olarak sıkıntılı bir dönemdi. Sonra bir daha inmedim. :)
Sörf, kite sörf, kaykay hepsini çok seviyorum.
“SÖRF YALNIZ KALDIĞIM BİR SPOR, O DA BANA ÇOK İYİ GELİYOR”
Oyuncu olmasaydınız, sörf ya da başka bir sporda profesyonel bir kariyere sahip olmak ister miydiniz? İleride oyunculuğu bırakmaya karar verecek olsanız, kendinizi bir sörf hocası olarak hayal edebiliyor musunuz mesela?
Hayat boyu sörf yapabilirim, öyle söyleyeyim. Sörf yalnız kaldığım bir spor, o nedenle de bana çok iyi geliyor gerçekten.
“KENDİMİ GÖSTERMEYİ SEVMİYORUM”
İstanbul’dan ya da şehir hayatından uzak kalmak size nasıl hissettirdi bu dönemde?
Ben aslında dediğim gibi her gün ormanda, denizdeydim. İstanbul’a da işim olmasa gelmem, gelmeyi düşünmüyorum. Kalabalığı sevmiyorum ve kendimi de göstermeyi sevmiyorum. :)
Yönetmen Mustafa Altıoklar'ın dayınız olduğunu biliyoruz. İlk oyunculuk çalışmalarınızı onun projelerinde yapmıştınız. Bugün geriye dönüp baktığınızda, Mustafa Bey’in kariyerinize nasıl bir katkısı olduğunu söyleyebiliriz?
Biz onunla baba-oğul gibiyizdir. Ben ilk yola çıkarken o bana çok büyük bir şans verdi, bana çok yardımcı oldu. Ben de bu şansı iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Hep gözünün önünde çalıştım, asistanlığını da yaptım, ondan çok şey öğrendim. Benden çok daha iyi bir yönetmen kendisi, rol modelim gibi düşünebilirsiniz. Bana “Ben bu işi yapmak istiyorum” dedirten kişidir. Dayımla çalışmaya başlamam benim için büyük bir dönüm noktası oldu.
Başka bir röportajınızda “Yer aldığım projelerin hiçbirinde para bazlı düşünmedim.” demişsiniz. Yer aldığınız projelerden nasıl besleniyorsunuz?
İyi vakit geçirmekten:) Bizler içsel bir iş yaptığımız için, sadece para için yapılabilecek bir iş olduğunu düşünmüyorum. En azından ben yapamam, o kadar profesyonel değilim. Projemin ucunda eğlence yoksa, vakit geçmez ki…
“HAKKIMDA YAZILANLARLA İLGİLENMİYORUM”
Yine başka bir röportajınızda “Yaşımı hissetmiyorum” demiştiniz. Bunu sporda çok aktif biri olmanıza bağlayabilir miyiz? Böyle dinç kalmak isteyen izleyicilerimize nasıl tavsiyeler vermek istersiniz?
Evet, benim enerjim biraz fazladır yaşıma göre :) Etrafımdaki insanlar da genelde “Bir otur Allah aşkına” derler :) Ben hiçbir şeyi çok fazla kafaya takmıyorum. Kim ne yapar, ne eder, hakkımda ne denir, ne yazılır pek bilmem, bunlarla ilgilenmem. Herkese spor yapmayı ve hiçbir şeyi gereğinden fazla kafaya takmamayı öneririm… Keyifleri yerinde olsun. :)
“BU YAZ BİR SÖRF PROGRAMI ÇEKECEĞİZ”
Peki bizlere müjdesini verebileceğiniz yeni projeleriniz var mı?
Bir dijital proje var evet ama onaylanmadan söyleyemem, doğru olmaz.
Bir de bu yaz bir sörf programı çekeceğiz. Sörf yapan arkadaşlarla beraber, yollarda olduğumuz, arabalarda uyuduğumuz, sörf yaptığımız ve keyfimizin yerinde olduğu bir proje J Rotamız; Datça, Akyaka, Bodrum, Urla, Çeşme, Alaçatı, Gökçeada ve Bozcaada’dan oluşuyor. Bu yaz izlenebilecek hale gelir.
Peki tatil planlarınız var mı bu yaz için?
Önce bir buçuk ay boyunca bu bahsettiğim yeni programı çekeceğiz, onun dışında da bol bol sörf yapacağım. :)