“BEKTAŞ’I İLK OKUDUĞUMDA BANA HİSSETTİRDİĞİ ŞEY MERAK VE GURURDU”

Büyük beğeniyle izlenmeye devam eden Savaşçı’nın 5. sezonunda kadroya dahil oldunuz. Astsubay Kıdemli Üstçavuş Bektaş Subaşı rolünü kabul etmenizdeki en büyük faktör neydi?

Bektaş Subaşı derinliği olan bir adam. Derinliği isminde, gizli ve özel bir karakter. Konuşurken kelimeleri fazla kullanmıyor belki ama görev esnasında sustuğu her şeyi ifade edebiliyor. Bektaş’ı ilk okuduğumda bana hissettirdiği şey merak ve gururdu. Bektaş olmak, onu kanlı canlı bir insana dönüştürmek, onunla bir olmak, ona hayat vermek ve ondan bir şeyler alıp, benden de ona bir şeyler katmak düşüncesi heyecan vericiydi. O sessizliğin arkasındaki adamı görmek, görebildiğimi gösterebilmek, Bektaş Subaşı olarak bu projenin bir parçası olmak ise onur verici.

 

 

“BEKTAŞ’A NAZARAN BİRAZ GÜRÜLTÜLÜ BİR ADAMIM”

Bektaş Subaşı; Kılıç Timi’nin keskin nişancısı. Sessiz, içe dönük bir karakter, az ama öz konuşuyor. Bir röportajınızda “Kendimden bir şey bulamadığım rolleri sevmem” dediğinizi biliyoruz. Bektaş Subaşı’nın bu yönlerini kendinize benzetiyor musunuz peki?

 

Ben oldukça konuşkan bir adamım ancak gereksiz ve yersiz konuşmalarda bulunmayı da sevmem, hemen uzaklaşırım. Aslında kısmen benziyoruz bu konuda ama sessizlik konusunda sanırım ben Bektaş'a nazaran biraz gürültülü bir adamım. Ailesinden gelen bir ağırlık, sorumluluk ta etkili sanırım.

 

 

Karakterin genel olarak silahlara da merakı var, her türlü özelliklerini biliyor. Silahlarla ilgili olarak dizi başlamadan önce nasıl bir araştırma yaptınız? Konuya hakim olmak için bir hazırlık süreciniz oldu mu?

 

Silahlara meraklı değilim, hayatımda sadece poligona gittiğimde vardır silah. Onun dışında ilgi alanıma girmiyor. Projeye dahil olmadan önce de poligona giderdim ara sıra, tanışıklığımız biraz oradan. Bektaş'ın ise silahı hayatının demirbaşı, görevi icabı ve manevi olarak olmazsa olmazı. Bir uzvu gibi düşünün, kendisi ile bütünleşmiş ve üzerinde çok fazla anlam yükü var. Askerin silahı onuru, namusu ve Bektaş bir asker olmak için doğmuş.

 

“ENERJİSİ YÜKSEK EKİPLE ÇALIŞMAK TÜM ZORLUKLARI TOLERE EDİYOR”

Dizi bol aksiyonlu şekilde devam ediyor. Aksiyon sahnelerinin çekimleri nasıl geçiyor? Sette zor anlar yaşıyor musunuz ekip olarak?

 

Aksiyon, en sevdiğim. Çok uyumlu, enerjisi yüksek bir ekiple çalışmak bütün o zorluğu tolere ediyor. Farkına bile varmıyorsunuz çünkü keyif aldığınız insanlarla çalıştığınızı ve arkanızda güçlü bir ekip olduğunu biliyorsunuz. Buraların hava şartları zorlasa da, o bile zaman zaman eğlenceli hale gelebiliyor.

 

 

“SAVAŞÇI BANA ÇOK ŞEY KATTI”

Ediz Hun, Tamer Karadağlı, Murat Serezli gibi çok deneyimli isimlerle çalışıyorsunuz. Onlarla aynı seti paylaşmak nasıl bir duygu? Kendilerinden tüyolar aldığınız ya da sahnelere birlikte çalıştığınız oluyor mu?

 

Bir oyuncu daha ne ister ki… Karşınıza Ediz Hun gibi bir efsane var ve size ondan öğrenebileceğiniz her şeye aç olduğunuzu hissettiriyor. Müthiş bir duygu bu ve büyük bir şans kendi adıma. Tamer Karadağlı ve Murat Serezli ise birlikte olduğunuz her an size bir şey öğretiyor. Tecrübe, deneyim ve daha birçok şey sayabilirim. Beden dilleri ve gözleriyle konuşuyorlar ve siz onlara bakarken doğal olarak öğreniyorsunuz birçok şeyi. İnsan olarak ta, çalışma arkadaşı olarak ta müthişler. Kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum. Savaşçı, Savaşcı’nın bir savaşçısı olmak bana düşünemeyeceğim kadar çok şey kattı ve katmaya devam ediyor... Kamera önü ve arkası şampiyonlar ligi gibi, burada olmaktan çok mutlu ve gururluyum.

 

 

“EN BÜYÜK HAYALİMİN BİR PARÇASIYIM”

Gerçekleştirmek istediğiniz en büyük hayaliniz nedir?

 

En büyük hayalimin bir parçasıyım. Ve şu an bile o büyük hayalimi en iyi noktaya taşıma çabası içerisindeyim.

 

Size göre oyunculuğun en güzel ve en zor yanları neler?

 

Oyunculuğun en güzel yanlarından biri farklı karakterlere hayat verirken, izleyenlerin nefret ve sevgisini tetikleyen şeyin yeteneğiniz olduğunu bilmek. Çok nefret edilen bir karakter olduğunuzda veya çok sevildiğinizde "Evet, bir şeyler doğru gidiyor" diyebiliyorsunuz. Bu güzel bir duygu. Zorluklara gelince, bu daha çok sektörel bir durum…

 

 

Son birkaç gündür sosyal medyada trend olan #20liyaşlarchallenge akımına siz de katıldınız. Nasıl tepkiler geldi takipçilerinizden? Şimdi yirmilerimde olsam, farklı yaparım dediğiniz şeyler var mı?

 

20'lerimde olsam yapardım veya yapmazdım dediğim bir şey yok. O zaman yaşamam gereken neyse onu yaşamışımdır ve o haliyle, iyisiyle kötüsüyle güzeldir, anıları vardır, izleri kalmıştır.

Challenge ise keyifliydi, güzel ve esprili tepkiler aldım. Halkımızın eşsiz bir mizahi tarafı var ve çok güzeller. Keyifliydi.

 

 

“AİLEMLE BİRBİRİMİZİ ÖZLEMEYE FIRSAT BIRAKMAYIZ”

Adana’da doğup büyüdüğünüzü, ilköğretim ve lise eğitiminizi de Mersin’de tamamladığınızı biliyoruz. Aileniz hala orada mı? Yoğun set takviminize rağmen, onlarla görüşme fırsatını elde edebiliyor musunuz?

 

Evet, ailem Mersin’de yaşıyor. Hep bir arada olmaya gayret ediyoruz. Birbirine çok bağlı bir aileyiz. Her zaman görüşecek bir fırsat yaratırız illaki. Sık sık telefonlaşırız zaten, birbirimizi özlemeye fırsat bırakmayız.