“FARKLI BİR KARAKTERİN SEYİRCİDE KARŞILIĞI OLDUĞUNU GÖRMEK UMUT VERDİ BANA”
“Mucize Doktor” dizisi tam 54 bölümdür yayında ve büyük bir beğeniyle izlenmeye devam ediyor. Neler kattı “Mucize Doktor” sizin hayatınıza?
Çok şey kattı... Bu dizinin, Ali Vefa’nın bendeki yeri çok ayrı. Bir kere Ali Vefa karakterine hazırlanmak, bu aşamada gözlem yapmak bile çok büyük bir farkındalık yarattı bende, her konuda. Bunun dışında harika insanlar tanıdım, çok güzel dostluklar edindim. Karaktere çalışırken tanıştığım her bir aileden farklı şeyler kattım hayatıma. Alışılagelmiş dizi temalarından farklı bir konu, farklı bir karakterin de seyircide karşılığı olduğunu görmek umut verdi birçok anlamda.
“ALİ VEFA İLE İYİ DOST OLDUK”
Ali Vefa karakterini dizinin ilk bölümlerinde canlandırmakla, şimdi canlandırmak arasında ne gibi farklar var?
Ali Vefa sıradan bir karakter olmadığından onu yaratmak, her duygusunu sindirmek ve karakteri oturtma aşaması elbette zorlayıcıydı. Gözlemlediklerimi en doğru şekilde harmanlayıp, kimseyi rahatsız etmeyecek, incitmeyecek bir karakter yaratmaya çalıştım ilk bölümlerde. Ali Vefa ortaya çıktıktan sonra şimdi 2. sezonda ise Ali Vefa’yı oynamanın keyfini tam olarak çıkarıyorum, onunla iyi dost olduk, bunun keyfini sürüyoruz.
“Mucize Doktor”un başarısını neye bağlarsınız? İzleyicinin bu dizide bulduğu, sevdiği nedir size göre?
Bu dizinin başarısını daha önceki dizilerden hiçbiriyle karşılaştırıp “bakın bunun gibi başarılı oldu” diyemezsiniz bence. “Mucize Doktor” alışılan her sezon birinin popüler olduğu dizi temalarından farklı hikayesi ve karakterleriyle seyircinin izleme odağını farklı bir noktaya taşıyan bir proje oldu. Herkesin bildiği ama belki de bazılarının bilmezden, görmezden geldiği otizm hakkında güzel bir farkındalık yarattığını düşünüyorum. Bu diziyle birlikte biraz olsun bu konuda bir bilinçlenme, duyarlılık oluşturabildiysek ne mutlu bize.
Ali Vefa’yı canlandırırken, size en çok keyif veren ve sizi en çok duygulandıran sahneler hangileri oldu?
Beni en çok duygulandıran sahne ilk sezon hastaneye Ali’nin kardeşine benzeyen çocuğun gelmesi ve Ali’nin ona Şeker Portakalı’nın son bölümünü okumasıydı…
“BU PROJENİN BU KADAR BAŞARILI OLMASININ ARKASINDA KOSKOCA BİR EKİP VAR”
Geçtiğimiz seneden bu yana Ali Vefa’yı canlandırırken gösterdiğiniz performans sebebiyle hem yerel, hem uluslararası birçok ödüle layık görüldünüz. Bir performansınızla üst üste bu kadar başarı ve takdir görmek size ne hissettiriyor?
Tabii ki çok mutlu ediyor. Ama bu yalnızca benim kişisel başarımdan kaynaklanmıyor elbette. Bu projenin bu kadar başarılı olmasının arkasında koskoca bir ekip var. Yapımdan, teknik ekibine, oyuncularına, arka planda çalışan herkesin emeği büyük... Üstüne çok düşündüğüm, araştırdığım, emek harcadığım bir karakterle de bu şekilde takdir görmek elbette çok çok mutlu ediyor beni.
Sizi “Mucize Doktor”un yanı sıra başka dizilerde ve reklam filmlerinde de görüyoruz. Kimi zaman bu kadar işe yetişmekte zorlandığınız oluyor mu?
Olmaz mı, elbette zorlanıyorum. Türkiye’de televizyona dizi çekmek zaten biliyorsunuz her hafta bir sinema filmi çekmek gibi, hatta süreler filmlerden de uzun. Haftada bir bazen iki gün boşluğumuz oluyor. O anlara da yetişmesi gereken iş ya da kendi hayatımla ilgili yapmam gereken ne varsa sığdırmaya çalışıyorum.
“TİYATROYU ÇOK ÖZLEDİM”
Kariyerinizin başlangıcında birçok tiyatro oyununda rol aldığınızı biliyoruz. Tiyatroya daha fazla vakit ayırabilmeyi hedefliyor musunuz önümüzdeki dönemde?
Dediğim gibi televizyona iş yaparken sürekliliği olan başka bir iş yapmanız pek de mümkün olmuyor her zaman. Bu dizi devam ettiği sürece tiyatro şimdilik biraz hayal gibi ama diziden sonrası için elbette istiyorum tiyatro yapmayı, çok da özledim.
Birbirinden çok farklı karakterler canlandırdınız şimdiye kadar, izleyicinin de sevdiği ve başarılı bulduğu bir oyuncusunuz. Seneler sonra, izleyicinin hafızasında nasıl bir oyuncu olarak kalmak isterseniz? Sizi nasıl bir oyuncu olarak tanımlarlarsa mutlu olursunuz?
Oynadığım tek bir karakter üzerinden değil de ‘Aa bak Taner bunu da oynamıştı, üstüne bambaşka bir karakter olan şunun da altından kalkmıştı’ gibi cümleler ağızlarından çıkıyorsa mutlu olurum. Demek ki her bir karakterle daha önce hafızasına kazınanı silip, yenisini ekleyebilmişim derim.
“OYUNCULUK SADECE ÜN İÇİN YAPILACAK BİR MESLEK DEĞİL”
Kendi yolunu kendi bulmuş oyuncu olarak, oyuncu olmak isteyen gençlere neler önerirsiniz?
Çok okumalarını, çok araştırmalarını ve iyi gözlem yapmalarını tavsiye ederim. Diğer taraftan da bu meslek sadece ün için yapılacak bir meslek değil o yüzden gerçekten oyunculuktan ne beklediklerini kendilerine bir kez daha sormalarını ve cevabı iyi analiz etmelerini öneririm.
“BENCE HERKES YAŞADIĞI HAYATTA BİRÇOK ŞEYE KARŞI SORUMLU”
Dahil olduğunuz projelere baktığımızda, sosyal sorumluğa önem verdiğinizi görüyoruz. “Mucize Doktor” dizisiyle, otizm konusunda farkındalık yaratmaya destek sağlarken, National Geographic’in "25 Litre" belgeselinin devamı niteliğindeki “25 Litre: Suyun Peşinde”ye dahil oldunuz. Sosyal sorumluluk projelerinde yer alma konusunda görüşleriniz neler? Tanınmış biri olmanın sağladığı avantajın bu yönde kullanılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ünlü ol ya da olma fark etmez, bence herkes yaşadığı bu hayatta birçok şeye karşı sorumlu ve bu sorumluluklarının da farkına varması ve onlar için elinden geleni yapması gerekir diye düşünüyorum. Tanınmış biri olmak elbette sizi takip eden kişilerin dikkatini bir konuya karşı çekmenizi sağlıyor. Evet, bu bir avantaj. Herkes her konuyu takip edemeyebilir ya da detaylı bilgi sahibi olamayabilir. İzlediği bir diziden ya takip ettiği bir oyuncu vesilesiyle sosyal sorumluluk alanında bir konuya yöneliyor olması işimizin güzel ve bizi de motive eden taraflarından biri diyebilirim.
“YAKIN ARKADAŞLARIMIN VE OYUNCU KOÇUMUN GÖRÜŞLERİNİ ALIRIM”
Canlandırdığınız karakterdeki performansınızı eleştirel bir gözle izler misiniz? Çevrenizde oyunculuğunuz konusunda görüşlerini aldığınız yakınlarınız kimlerdir?
İzlerim tabii ki. Kendinizi eleştirmezseniz ya da başkalarının eleştirmesine izin vermezseniz zaten kendinizi geliştirmeniz imkansız. Hep aynı şeyin içinde dönüp durursunuz. Genelde yakın arkadaşlarım ve oyuncu koçumun görüşlerini alırım.
“SAHNEYE ÇIKMAK NASIL İYİ GELDİ ANLATAMAM…”
Türkü söylemeyi, şarkı söylemeyi sevdiğinizi biliyoruz. Özlediniz mi sahneleri? Barabar grubuyla yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Elbette özledim... Pandemiden önce dizi yoğunluğundan dolayı konserleri azaltmak durumunda kalmıştık. Üstüne bir de pandemi eklenince iyice hasret kaldık maalesef sahnelere. Geçtiğimiz günlerde Tıp Bayramı vesilesiyle sahneye çıktık yeniden ve nasıl iyi geldi anlatamam.
“OYUNCULUK BENİM HAYATIMDA HEP OLACAK”
İleride oyunculuğa bir süre ara verip, sadece müzikle ilgilenmek gibi bir düşünceniz var mı?
Oyunculuk benim hayatımda hep olacaktır diye düşünüyorum. Ara vermek gibi değil de bazen doğru projeyi bulmak için beklediğiniz dönemler olabiliyor. Öyle zamanlarda müziğe daha fazla yoğunlaşabilirim belki de, kim bilir? Yaşayıp, göreceğiz…