“YENİDEN NOW’TA OLMAK SICACIK BİR HİS”

 

NOW ailesine yeniden hoş geldiniz :) Uzun zamandır sizi ekranlarda görme fırsatımız olmadı. Neler yaptınız, nasıl geçti son dönem?

Merhaba, evet yeniden NOW'ta olmak sıcacık bir his :) "O Hayat Benim" ile yoğun ve yorucu geçen dört sezonun ardından, dizinin yurt içi ve yurt dışında yakaladığı başarı karşılığını vermeye devam ederken; ben de plansız bir seyahat rotasıyla farklı ülkeler gezip yeni senaryoları değerlendirmeye başladım. Kendimle, ailem ve dostlarımla vakit geçirdim, dinlendim. Pandemi dönemi öncesi tüm bunları doya doya yapabilmiş olduğum için şanslı hissediyorum kendimi.

 

“EZO’YU CANLANDIRMASAM AKLIMDA KALIRDI”

 

Sizi NOW’un sevilen dizisi Mucize Doktor’da Ezo karakteri olarak izliyoruz. Bize biraz sürecin nasıl geliştiğinden bahsedebilir misiniz? Ezo karakterini canlandırmaya karar vermenizdeki en büyük etken ne oldu?

Ezo karakterini canlandırmasam kesinlikle aklımda kalırdı. Karar vermemdeki en büyük etken, karakterin bende yarattığı bu his. Uzun zamandır okuduğum hiçbir karakter, midemde kelebekler uçurmamıştı; aradığımı buldum sanırım dedim :) Yapımcımız Asena Bülbüloğlu, yönetmenimiz Yusuf Pirhasan ve senaristimiz Pınar Bulut ile görüştüğümde, karaktere aynı heyecanla yaklaştığımızı görmek beni daha da mutlu etti. MF Yapım ile çalışmak harika. Kamera arkası, kamera önü ekipteki herkes tarafından inanılmaz sıcak karşılandım ve işin başından beri berabermişiz gibi bir uyumla çalışmaya başladık; keyifli bir çalışma ortamımız var. Bu ekrana da yansımış olacak ki, seyircilerden de olumlu tepkiler geldi.

 

“HERKESİN HAYATINDA ONU OLDUĞU GİBİ SEVİP YANINDA OLAN BİR DOSTA İHTİYACI VAR”

 

Ezo çelişkilerin insanı; asla tahmin edilemez ve öngörülemez bir kız. Daha önce hayat verdiğiniz karakterlerden biraz farklı. Böyle bir karakteri canlandırmanın zorlukları var mı?

İnsan çelişkilerle dolu, karmaşık bir varlık zaten. Hangimiz tümüyle öngörülebilir olduğumuzu iddia edebiliriz ki? Her insanın içinde barındırdığı karmaşık duygu ve düşünceler, Ezo'da daha şiddetli boyutta, düzensiz ve hızlı akıyor sadece. Bunu direkt eyleme geçmiş haliyle görüyor olmamız onu öngörülmez kılarken, oldukça da "insani" geliyor bana bir taraftan. Farklı karakterleri canlandırmayı özellikle tercih ediyor, bundan keyif alıyorum. Ezo ise kendi içinde farklı birçok karakter barındırıyormuşçasına renkli katmanları olan, oynaması eğlenceli bir karakter. Bu, senaristlerin de başarısı tabi. Elbette karakterin Bipolar Duygu Durum Bozukluğu olması da, role hazırlık sırasında üzerimde ayrı bir sorumluluk oluşturdu. Basite alınmayacak bu hastalık hakkında sandığımdan daha az şey biliyor olduğumu farkettim. Ezo'nun yaşantısı üzerinden kırarak, bipolar duygu durum bozukluğu yaşayan kişilere hoşgörü gelişmesini sağlayabilecek farkındalığı sağlayabiliriz diye umuyorum. Dizide Ezo'nun hastalığı ortaya çıkmaya başladıkça, seyircinin de karaktere empati beslemeye başladığını gözlemlemek bu yönde beni mutlu etti. Ezo, yaşadığı yorucu ataklarla kendi duygu denizi içinde dalgalanırken, tutunacak bir arkadaş bulması ve yaşadığı çocuksu sevinç, bence çok dokunaklı. Herkesin hayatında onu olduğu gibi sevip yanında olan bir dosta ihtiyacı var bence.

 

“GEREKSİZ TÜKETİMDEN KAÇINMAYA ÇALIŞIYORUM”

 

Ezo aynı zamanda başarılı bir stilist de. Sizin de modaya karşı bir tutkunuz var mı? Modayı takip etmeye ne kadar önem veriyorsunuz? Başka bir röportajınızda “vintage” giyinmeyi sevdiğinizi okuduk. :)

Aa evet, eski ve yeni parçaları karıştırmayı severim. Hatta dizinin bir bölümünde annemin genç kızlığından kalma kemerini kullandım. :) Modayı takip etmek keyifli. Sevdiğim tasarımcıların yeni sezon koleksiyonlarından, editoryal çekimlerden ve sezon trendlerinden mutlaka haberim olur, ama stilime yansıtmam. Sadeliği seviyorum, gereksiz tüketimden kaçınmaya çalışıyorum.

 

“SETİN İLK GÜNÜ DUYDUĞUM HEYECANA KENDİM BİLE ŞAŞIRDIM”

 

Çalışmadığını dönemde set ortamını özlemiş misiniz? Mucize Doktor ekibiyle sette nasıl vakit geçiriyorsunuz?

Özlemişim, setin ilk günü duyduğum heyecana kendim bile şaşırdım doğrusu :) Ekip çalışmasını ve takım ruhuyla ortaya çıkan motivasyonu çok seviyorum, setlerde çok mutlu oluyorum. Pandemi devam ederken sette olmak konusundaki kaygılarımı da MF Yapım'ın titizlikle uyguladığı önlemler giderdi. Her hafta tüm ekibe PCR testi yapılıyor ve sette bir sağlık görevlisi her zaman bizimle, her şey yolunda.

 

Yurt dışında da yurt içindeki gibi birçok seveniniz var. Diziye katıldığınızda, yurt dışından nasıl yorumlar aldınız?

Evet öyle :) Bundan mutluluk duyuyorum. Bu süreçte seçimlerime saygı duyup sabırla beklediler ve yılmadan hangi işle dönersem döneyim yanımda olduklarını hatırlattılar bana haftanın neredeyse her günü :) Dolayısıyla haber, haklı bir coşkuyla karşılandı diyebilirim. Desteklerini her zaman hissediyor, sevgiyle sarmalanıyorum (Sıkı takipteler, eminim bu röportajı da gözden kaçırmayacaklardır). Buradan her birine teşekkürlerimi ve sevgilerimi gönderiyorum, iyi ki varlar :)

 

Sosyal medyada daha minimalist paylaşımlar yapıyorsunuz, sevdiğiniz sözleri takipçilerinizle paylaşıyorsunuz. Sosyal medya profiliniz karakterinizin bir yansıması diyebilir miyiz?

Başta yalnızca sahte hesapların önünü kesme amaçlı mecburen açtım ama zamanla görsel bir günlüğe dönüştü sanırım, evet :) Sosyal medyayı, bağımlı olmadan, içimden geldikçe paylaşım yaparak kullanıyor, özel hayatımın dışında tutmaya da özen gösteriyorum.

 

“DIŞARIDAN YEMEK SÖYLEYEN BİR İNSAN OLARAK KENDİ YEMEĞİMİ KENDİM YAPMAK DURUMUNDA KALDIM”

 

Karantina dönemleri sizin için nasıl geçti, evde vaktinizi nasıl değerlendirdiniz?

Zaten evde vakit geçirmeyi seven bir insandım, sadece arkadaşlarım ve ailemle bir araya geliş şeklimizin görüntülü konferans yoluyla olması, dışarıdan yemek söyleyen bir insan olarak kendi yemeğimi kendim yapmak durumunda kalmış olmam gibi bir takım değişiklikler oldu hayatımda. Zamanı planlayarak her anımı faydalı bir aktivite ile doldurmak gibi bir baskı oluşturmadım üzerimde açıkçası. Sokaktaki hayvanlarla ilgilenmek, beni normalde de en mutlu eden şeylerden biri. Az insanlı parklar, çimenler, gökyüzü, kediler, köpekler ve ben :) karantinamın en akılda kalıcı anları oldu.

 

“KALP ATIŞIMI HIZLANDIRAN HER KARAKTERE HAYAT VERMEYE CAN ATIYORUM”

 

2004’ten bu yana birçok başarılı film ve reklam projesinde de yer aldınız. Önümüzdeki dönem için yeni projeler var mı?

Ah evet, meslek hayatımın on altıncı yılını tamamladım :) İnsan sevdiği işi yapınca zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor. Hala ilk günkü heyecanımı koruyor, kalp atışımı hızlandıran her karaktere hayat vermeye can atıyorum. Pandemi sebebiyle en az Ezo kadar öngörülemez bir dönemden geçsek de, menajerim ile titizlikle değerlendirdiğimiz projeler var. Önümüzdeki dönemde, nitelikli bir senaryo ve güçlü yazılmış bir karakterle sinema özlemimi de dindirmek istiyorum.

 

2021’den en büyük dileğiniz nedir?

En büyük dileğim elbette sağlık.