“HARUN ÇOK DUYGU DOLU ÖZÜNDE POZİTİF BİR KARAKTER”
NOW’un Taçsız Prenses dizisine 11. bölüm itibarıyla dahil oluyorsunuz. Bizlere diziye dahil olma sürecinizden bahsedebilir misiniz?
NOW ve yapımcının, hikayenin değişip yeni bir hikaye oluşturma kararı üzerine bana teklif geldi. Yeni hikayenin konusu ve benim canlandıracağım karakter hoşuma gitti, böylece kabul ettim.
Dizinin öncekli bölümlerinde yer alan Yağmur karakterinin dedesi Harun olarak izleyeceğiz sizleri. Harun karakterinin hangi özelliklerinden etkilenerek projeye dahil olma kararı aldınız?
Öncelikle daha önce canlandırdığım karakterlerden farklı bir karakter Harun. İyilik yapmayı seven ama sert bir karakter. Gerçek hayat hikayesi özelliği olan sevecen bir karakter olduğu için de oynamak istedim kendisini. Çok duygu dolu, yaşam savaşı veren özünde pozitif bir karakter. İzleyicinin inanacağı ve seveceği bir karakter olacağına inanıyorum.
Dizinin bugüne kadar yayınlanmış olan tüm bölümlerini izleme şansınız oldu mu? İzlediyseniz, favori karakteriniz kim? :)
Dizinin daha önce yayınlanan bölümlerinden bazılarını izleme şansım oldu. İzlediğim bölümlerde sevdiğim ve başarılı bulduğum oyuncular olarak öncelikle küçük yıldızımız sevgili Elif Kurtaran ve Merve Şen dikkatimi çekti. Tabii ki diğer bütün oyuncu arkadaşlar çok başarılıydı, hepsinin ellerine sağlık.
Dizinin kuşkusuz en büyük oyuncularından biri de Köfte :) Gerçek ismi Teo olan köpekle şimdiden set anılarınız oluştu mu? Oyunculuğu hakkında neler söylemek istersiniz?
Genellikle dizi ve sinema projelerinin kastında küçük çocuk ve evcil hayvan var ise çekimler fevkalade zorlu geçer diye bir kanı vardır. Bu projede her ikisi de var. Ancak çok başarılı oldukları için hiçbir zorluk yaşamıyoruz. Köfte (Teo) gayet başarılı bir şekilde eğitilmiş ve tam profesyonel oyuncu olmuş maşallah. Çekimler sırasında Teo ile fazla vakit geçirecek zaman olmuyor, malum zamana karşı yarışıyoruz, o yüzden fazla bir anımız oluşmadı henüz. İleriki bölümlerde inşallah.
Harun karakterinin sadık yardımcısı ve köşkteki hemen hemen herkesin düşmanı olan Nazmiye karakterine ise Rozet Hubeş hayat verecek. Kendisiyle daha önce bir dizi seti paylaşma şansınız olmuş muydu?
Önce şunun altını çizeyim, Nazmiye (Rozet Hubeş) kimsenin düşmanı değil, öyle bir kötü karakter değil. Sadece yapmak istediği, evdeki askeri disiplini ve çok bağlı olduğu Harun’u korumak ve kollamak. Sevgili arkadaşım ve çok başarılı oyuncu Rozet Hubeş hanımefendi ile yıllar önce bir projede kısa süreli bir beraberliğimiz olmuştu, o zaman tanıştık ve birbirimizi sevdik. Bu projede partnerim olması beni ziyadesiyle mutlu etti, birlikte her şey harika gidiyor…
“TİYATRODAN UZAKLAMIŞ DEĞİLİM, TAM TERSİNE ŞİMDİ DAHA YOĞUN ÇALIŞIYORUM ÜZERİNE”
62 yılı aşkın bir süredir sahnede ve ekran önündesiniz ancak 2011’den yana rol aldığınız bir tiyatro oyunu olmadı. Önümüzdeki süreçlerde hayranlarınızı sevindirecek haberleriniz olur mu?
2012 yılında Bodrum’da sürekli yaşama kararı verdim ve oraya yerleştim. 2018 yılında Bodrum Belediyesi Şehir Tiyatrosunun kuruluşunda bulundum ve halen bu tiyatro bünyesinde oyunculuğa devam ediyorum. 2018 yılından beri beş adet büyük ve dört adet çocuk oyununu haftalık periyodik programla izleyici ile buluşturduk. Yeni kurulan bir topluluk olduğu için henüz ülke çapında bir tanıtımımız olamadı. Dolayısıyla sevgili İstanbullu tiyatroseverler ile bir buluşmamız olmadı. Önümüzdeki dönemlerde belediye başkanımız sayın Ahmet Aras ve tiyatromuzun bağlı olduğu Kültür A.Ş. genel müdürü sayın Zeynep Göztepe hanımefendinin yoğun destek ve katkılarıyla tüm ülkede kendinden bahsedilen bir profesyonel tiyatro olacak ve mutlaka İstanbul’a turneye gelip eserlerimizi tüm İstanbul izleyicisine sunacağız. Yani tiyatrodan uzaklaşmış değilim, tam tersine şimdi daha yoğun bir uğraş içindeyim.
Başka bir röportajınızda üniversitede tiyatroyu çok istemenize rağmen mimarlık okumayı tercih ettiğinizi söylemişsiniz. Bu kararınızdan dolayı pişman mısınız? Bugün geriye dönebilseniz, neleri farklı yapmak isterdiniz?
Evet lise çağlarında tanıştım tiyatro ile ve bugüne kadar da hiç bırakmadım. Başlarda hobi gibiydi benim için. Üniversite öğrenim olarak mimarlık hayalimdi. Mimarlık bölümünde okudum ancak mimarlık da yapmadım. Baba mesleği olan tekstil sanayiciliği yaptım. Hayat bazen böyle gelişiyor. Otuz yıl tekstil sanayinde yönetici olarak çalıştım. Bunun yanı sıra bu süreçte tiyatroyu hiç bırakmadım, ikisini birlikte yürüttüm. Bu kararlarımda ve yaşadıklarımdan, başardıklarımda asla pişman olmadım. Geriye dönebilsem kesinlikle her şeyi aynı şekilde yapardım…
Bir dönem televizyonda program sunuculuğu da yaptığınızı ve reklam filmlerinde oynadığınızı biliyoruz. Program sunuculuğunu yapmayı özlediğiniz zamanlar oluyor mu?
Televizyonda program, yarışma, oyuncu koçluğu gibi sunuculuk ve reklam filmleri de yaptım. Özellikle anmadan geçemeyeceğim, genç yaşta kaybettiğimiz sevgili Oya Aydoğan ile yaptığımız sabah programını unutmam mümkün değil. Nurlar içinde yatsın. Sunuculuğun da kendine özgü çok zevkli tarafları var. Biraz tiyatro gibi ama daha çok dikkat ve konsantrasyon gerekiyor, özellikle canlı yayınlarda, bu da beni çok motive eden bir şey. Yani özledim diyebilirim…
Kızınız Zeynep de oyunculuk yapıyor. Ekran önünde olmasını hep istemiş miydiniz? Yoksa farklı bir meslek edinmesi konusunda ısrarcı mı davrandınız?
Evet küçük Kızım Zeynep Aşkar oyunculuk yapıyor. Çok küçük yaşlardan beri benimle tiyatroya, TV ve film çekimlerinde bulundu. Hem çok meraklı, istekli hem de çok başarılı oldu daha çocukken. Daha sonra oyunculuk eğitimi aldı ve kendini geliştirdi. Şu sıralar pek ortalıkta görünmemesinin sebebi 7 yaşındaki kızını yetiştiriyor olması. Malum annelik zor zanaat. Ben de eşim de onun tercihlerinde asla ısrarcı olmadık, tüm seçimlerini ve karalarını kendisi belirledi…
“GENÇ OYUNCU KARDEŞLERİMİ KENDİLERİNE KOYDUKLARI HEDEFLER DOĞRULTUSUNDA BAŞARILAR DİLİYORUM”
Yeni nesil oyunculuğu hakkında neler söylemek istersiniz? Eskiyle kıyaslandığında, neler değişti ve bu konuda bir değişikliğe gidilebilseydi, bu ne olmalıydı size göre?
Oyunculuğun nesli olduğunu ilk kez duyuyorum. Oyuncunun tarifi çok bellidir. Bir kişi ya oyuncudur ya değildir. Genç oyuncu ve oyuncu adayı gençler ile ilgili ise düşüncelerim şunlardır: Günümüzde maalesef sanat ve kültürümüz de bir yozlaşma içine girmiş bulunmakta. Tabi bu durumdan en çok etkilenen de gençlerimiz. Bazı genç kardeşlerim gerçekten “oyuncu” olmak yerine herhangi bir TV dizisinde ne pahasına olursa olsun bir rol kapıp ertesi gün “ünlü” olup büyük paralar kazanmak hedefiyle, oyunculuk atölyelerine, oyunculuk akademilerine, özel oyunculuk derslerine ve “oyuncu koçu” diye ortaya çıkan şahıslara paralar ödüyorlar. Bunun yanı sıra ise çok büyük imkansızlıklar içinde bir araya gelip tiyatro yapmak için çabalayan ve çok başarılı olan genç kardeşlerim de var. Onları can-ı gönülden kutluyor ve tiyatroya bunca yılını vermiş birisi olarak teşekkür ediyorum. Yani durum ortada. Bütün gençlere kendilerine koydukları hedefler doğrultusunda başarılar dilerim...
Son dönemde birçok filmde yer aldınız. Bursa Bülbülü, Benden Ne Olur? gibi çok sevilen filmlerde usta oyunculuğunuzu izleme fırsatı yakaladık. Bu yıl için farklı film projeleriniz de söz konusu mu?
Son bir iki yıldır gerçekten de bir çok sinema filmi projesinde yer aldım. Bunlardan bazıları ise daha vizyona girmedi. İçlerinde en keyif aldığım ise Bursa Bülbülü. Hem senaryo hem de yapım ve yönetim açısından beni en çok mutlu eden proje oldu. Bu yüzden tanımaktan ve birlikte olmaktan büyük keyif aldığım sevgili Ata Demirer, BKM yapımın değerli sahibi Necati Akpınar beyefendi ve harika ekibi, yönetmenimiz sevgili Hakan Algül’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Umarım önümüzdeki dönemde yeni sinema filmleri ile tekrar karşınızda olurum.