Yapımını Ay Yapım’ın üstlendiği, senaryosunu Meriç Acemi’nin kaleme aldığı, yönetmen koltuğunda Çağrı Bayrak’ın yer aldığı yeni dizi ‘Şahane Hayatım’ın oyuncuları yayın gününe özel, diziyle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
Hilal Altınbilek, Onur Tuna, Yiğit Özşener, Serkan Keskin, Nesrin Cavadzade, Sumru Yavrucuk, Gökçe Eyüboğlu’nun oyuncu kadrosunda yer aldığı dizi, ilk bölümüyle bu akşam ekranlarda izleyicisiyle buluşacak.
Diziyle ilgili Şahane Hayatım oyuncuları röportajlarını paylaşıyoruz:
HİLAL ALTINBİLEK:
-Şahane Hayatım’ın senaryosu size geldiğinde okuduğunuzda projeyle ilgili neler hissettiniz?
Hem oyuncu hem de izleyici için heyecanlandıran, sürükleyen farklı bir hikayeydi. Bu duyguyu oyuncu olarak her zaman yaşamamız mümkün olmuyor.
-Şahane Hayatım’da sizi nasıl bir karakterde izleyeceğiz?
Pek çok kişinin isteyeceği bir yaşama sahip, iki çocuğu, mutlu bir evliliği olan, varlıklı, ışıltılı, hırslı bir kadın canlandırdığım Şebnem karakteri. Ama bu noktaya gelmesi çok da kolay olmamış, ağır bedeller ödemiş. Aynı zamanda büyük travmaları olan ve hayatta kalabilmek için birden fazla kişiliğe bölünmüş bir karakter. Ve kaçtığı karanlık geçmişi ile ya yüzleşecek ya da karşısına çıkan yeni zorlukları da tüm riskleri alarak yine üstünden gelecek.
-Size göre bu projeyi farklılaştıran nedir?
Bence dramatik bir karakterin biraz eğlenceli ve hiç alışılagelmemiş bir açıdan yorumlanıp izleyiciye aktarılması Şahane Hayatım'ı farklı kılıyor. İzlediğinizde siz de göreceksiniz. Ve onun etrafında kurgulanan farklı yaşamlar, güçlü karakterler, yapım şirketimiz, oyuncu kadrosu ve tüm ekip zaten herkes işinin erbabı. Bu saydıklarım projeyi oldukça farklı bir yere koyuyor aslında.
ONUR TUNA:
-Şahane Hayatım’ın senaryosu size geldiğinde okuduğunuzda projeyle ilgili neler hissettiniz?
Projeyi okuduğumda öncelikle kronolojik olarak düzgün yazılmış bir senaryo olduğunu gördüm. Kriminal bir iş, kendi içinde aynı zamanda insanların statüler içerisinde nasıl farklı yaşadıklarını, birbirlerine nasıl imrendiklerini de gösteriyor. Bu bakımdan baktığımda katmanlı iki farklı tür vardı içinde. Hem kriminal bir hayat vardı hem de insanları anlatan bir tarafı vardı. O yüzden hoşuma gitti ve kabul ettim.
-Şahane Hayatım’da sizi nasıl bir karakterde izleyeceğiz?
Mesut karakterini canlandırıyorum. Mesut komiser ama Boğaziçi üniversitesi psikoloji mezunu, kriminal hayata ilgisi olan obsesyonlu, takıntılı bir adam. Herhangi bir yalan duyduğunda bunun doğrusunu araştırmakla ilgili obsesyonu olan bir karakter. Annesiyle, ailesiyle iyi geçinen biri değil. Bir hayatı reddedip, başka bir hayat içerisinde komiser olmayı seçmiş bir kişi.
-Size göre bu projeyi farklılaştıran nedir?
Süreç içerisinde birbirine benzeyen işler okuyoruz, görüyoruz. Bazen endüstri de çalışan dişlileri sökmek istemiyor ama bu iş onlardan biri değil. Farklı bir hikayesi var, bu farklı hikaye içerisinde biraz kültürlerden çıkıp farklı farklı hikayeler anlatabiliyor. Dolayısı ile şahane hayatım okuduğum işler içerisinde beni en çok çeken işti.
Güzel yazılmış, hikayesi farklı, kronolojisi ve kriminolojisi iyi bir iş, kadrosu da çok iyi. Dolayısı total olarak baktığımda farklı bir proje olduğunu düşünüyorum.
YİĞİT ÖZŞENER:
-Şahane Hayatım’ın senaryosu size geldiğinde okuduğunuzda projeyle ilgili neler hissettiniz?
Dürüst olmak gerekirse, uzun zamandır bir senaryoyu elime alınca önce kadın karakterlere bakıyorum. Çünkü son yıllarda beni en çok rahatsız eden mevzu bu. Son yıllarda kadının kimliksizleştirilmesine, babasının, kocasının, sevgilisinin malı mülkü olarak görülmesine, tüketim objesi olarak algılanmasına hizmet eden çok sayıda senaryo hayata geçiriliyor. Kadın karakterlerin böyle konumlandırılması, erkek karakterlerin yazılışını da etkiliyor. Özellikle televizyon dizilerinin izleyici üzerindeki etkisinin bu kadar gü.lü olduğu bir ülkede, yaptığımız işi sadece bir eğlence aracı olarak görmenin doğru olmadığına inanıyorum. Zaten sözleşmelerimde kadına psikolojik ve fiziksel şiddet içeren sahnelerde yer almayacağıma dair bir madde oluyor. Şahane Hayatım’ın senaryosunu okuduğumda, böyle kaygılar taşımayacağım bir hikaye olması beni rahatlattı. Bir anlamda çölde vaha bulmuş gibi oldum.
-Şahane Hayatım’da sizi nasıl bir karakterde izleyeceğiz?
Onur, aristokrat bir aileden geliyor. Türkiye’nin en zengin ve köklü ailelerinden birinin üçüncü kuşağı gibi düşünebiliriz. İyi eğitimli, kültürlü ve vizyoner bir iş adamı. Bir çocukluk aşkı varmış; kendi ailesine denk bir ailenin kızı. Başta annesi olmak üzere herkes bu ideal gelin adayıyla evlenmesini beklerken… Sürpriz! Şebnem diye bir kızla evlenmiş. İlk görüşte aşk mı? Büyük bir aldanış mı? Kaderin oyunu mu? Onu göreceğiz. Çok fazla ipucu vermek istemiyorum ama şöyle bi ters köşesi var bu karakterin. Hani sevgi emektir derler ya. Belki de değildir. Belki emek sevgidir. Çünkü kimse onun için iyi bir şeyler yaptığınız için sizi vermez. Sizi seven sizin için iyi bir şeyler yapar. Bence Onur’un hayattaki sınavı bu olacak.
-Size göre bu projeyi farklılaştıran nedir?
Meriç’in karakterlerini melek şeytan olarak kodlamaması, her birinin insan olduğu gerçeğine tutunması. Bir karakteri büyütmek için diğerinin üzerine basmaması, hiçbir karakteri koruyup kollamaması, onları yaşamın akışına bırakması… Nefes almalarına, kusurlarıyla var olmalarına, hata yapmalarına, bedel ödemelerine izin vermesi. Bunlar televizyona iş yazan senaristler için cesaret isteyen şeyler; çünkü çoğu zaman televizyon izleyicisi neyi sever, neyi sevmez önyargısı ile hareket etmek zorunda bırakılıyorlar. Tabi böyle cesur bir kalemin, aykırılıktan korkmayan yönetmenlerle buluşması da çok kritik. İlk defa çalışıyor olsak bile, Çağrı ve Ezgi’nin senaryoya vites artırdığını hissediyorum. ‘Daha önce defalarca yapılmış bir işi bir kere daha yapalım olsun bitsin’ demeyen bir ekibin işi olacak, belki de en belirgin farkı bu.
SERKAN KESKİN:
-Şahane Hayatım’ın senaryosu size geldiğinde okuduğunuzda projeyle ilgili neler hissettiniz?
Bu zamana kadar yapılmış işlerden farklı buldum öncelikle, geçmişinden kurtulmaya çalışan bir kadın karakterin peşinden gidiyoruz. Böyle işler ne yazık ki çok fazla yapılmıyor ekranlarda.
-Şahane Hayatım’da sizi nasıl bir karakterde izleyeceğiz?
Şebnem’in sırlarla dolu geçmişinden gelen Niyazi karakterini oynuyorum. Niyazi’yle ilgili ne desem hikayenin gizemini bozacağım için şu anlık bu kadar bilgi yeterli sanıyorum:)
-Size göre bu projeyi farklılaştıran nedir?
En başta da söylediğim gibi büyük bir sırrı olan Şebnem’in peşinden gideceğiz ve bir yolculuğa çıkacağız. Hikaye yapısı ve kurgusuyla da diğerlerden ayrılan bir iş olduğun Şebnem’in sırrının çıkıp çıkmayacağını bence herkes merakla bekleyecek.
NESRİN CAVADZADE:
-Şahane Hayatım’ın senaryosu size geldiğinde okuduğunuzda projeyle ilgili neler hissettiniz?
Projeyi, okuduğum diğer her şeyden çok farklı buldum. En son oynadığım Üç Kuruş projesinden beri hiç bu kadar heyecanlanmamıştım. Özellikle oynayacağım Melisa karakterinin benim için biçilmiş kaftan olduğunu düşündüm. Rolüme başka ne katabilirim ve nasıl büyütebilirim diye hayaller kurmaya başladım hemen. Bu projenin gücünün de buradan kaynaklandığını düşünüyorum, size hayaller kurduruyor, merak ettiriyor, bir sonraki bölümü heyecanla beklemenize sebep oluyor.
-Şahane Hayatım’da sizi nasıl bir karakterde izleyeceğiz?
Melisa, hırslı ve hedefleri için savaşmaktan çekinmeyen bir tip. Sevdiği adamı yıllar önce başka bir kadına kaptırmış ya da buna inanıyor. Kaybettiği şeyi geri kazanmak için her yola cesaret edecek ve bu uğurda yenilgiyi asla kabul etmeyeceğe benziyor. Böyle dişli bir karakteri oynamak her zaman çok eğlenceli.
-Size göre bu projeyi farklılaştıran nedir?
Bence bu projeyi farklılaştıran yüksek seyir zevki veren güçlü kadın karakterleri. Hepsi çok güçlü, mücadeleci, sonuna kadar giden tipler. Bunu izlemekten daha zevki ne olabilir? İşin hoşluk, şıklık kısmı da pastanın üstündeki çilek gibi:)
SUMRU YAVRUCUK:
-Şahane Hayatım’ın senaryosu size geldiğinde okuduğunuzda projeyle ilgili neler hissettiniz?
Birbirinden farklı rolleri oynama iştahım hala sürüyor. Bölümle ilgili sürprizlere hazır olun diyeyim şimdilik. Kimsenin masum ve kimsenin suçlu olmadığı bir senaryo. Güçlü bir empati kurduğunuzda bütün rollere aslında kendinizi yakın hissediyorsunuz. Bana ilginç gelen yönü buydu.
-Şahane Hayatım’da sizi nasıl bir karakterde izleyeceğiz?
Aysel aktif bir sosyal hayatı olan, güçlü, hırslı bir kadın. İçindeki fırtınaları asla dışarı yansıtmayan, oğlu dışında herkesle sınırları olan bir kadın. Evini de holding gibi yönetirken ve çok düşkün olduğu oğlu için kendinin de onayladığı bir gelecek planlarken, onun ani evliliğe ile hayalleri alt-üst oluyor. Şebnem'in de tekinsiz geçmişini araştırınca, bu evliliği bitirmek için mücadeleye giriyor. Ve bitirmeden de rahat etmeyecek kadar inatçı. Geliniyle olan savaşında, onun için bir kural yok.
-Size göre bu projeyi farklılaştıran nedir?
Proje bir bütündür, onun parçaları olan senaryo ekibi, yapımcısı, yönetmeni, oyuncuları aklıma yattığı için projeye de sıcak baktım.
GÖKÇE EYÜBOĞLU:
-Şahane Hayatım’ın senaryosu size geldiğinde okuduğunuzda projeyle ilgili neler hissettiniz?
Merak ederek okudum; bir sonraki sahnede ne olacağını, bir sonraki bölümde ne olacağını… Heyecan vericiydi bence. Gerçekten içinde olmak istedim
-Şahane Hayatım’da sizi nasıl bir karakterde izleyeceğiz?
Didem, farklı eğitim, kültür ve ekonomik seviyeden, biraz da üçkağıtçılık yollarıyla cemiyete girmeyi başarmış; kendini olduğundan farklı göstererek de sosyetede tutunmaya çalışan bir kadın Dido. Aslında rol yapan bir karaktere hayat vermeye çalışıyorum. Ama bir yandan da yine gerçek buluyorum Didem’i. Neyse o. Nereden geldiğinin farkında, niye o camiada kalması gerektiğinin farkında. Bunun için de elinden geleni yapacak gibi duruyor şimdilik:)
-Size göre bu projeyi farklılaştıran nedir?
Dram tarafı da, polisiye tarafı da entrika ve komedi tarafı da var bence hikayenin. Hayat gibi:) Bu nedenle seyircimizi yormayacağını ve güzel bir seyir zevki sunacağına inanıyorum.
