LEYLA’NIN DAĞHAN’DAN, DAĞHAN’IN DA LEYLA’DAN ÖĞRENECEĞİ ÇOK ŞEY VAR
Buse Hanım NOW ailemize hoş geldiniz! Bu sezonun en çok konuşulan dizilerinden Gaddar’a Leyla karakteriyle giriş yaptınız. Nasıl gelişti bu süreç? Leyla size geldiğinde neler hissettiniz?
Çok teşekkür ederim hoş buldum. Ben de NOW gibi başarılı ve vizyoner bir kanalda rol alıp Leyla gibi bir karakteri canlandırdığım için kendimle çok gurur duyuyorum. Neler hissettiğim konusuna gelirsek son oynadığım projeler de agresyonu yüksek öfkeyle hareket edip sağlıklı kararlar alamayan karakterleri canlandırmıştım fakat Leyla bugüne kadar oynadığım karakterlerden çok farklı hatta hepsinin tam tersi bir ruh hali ve hayatı var. Bu da haliyle farklı bir deneyim oluyor benim icin ve öğrenme arzumu tetikliyor.
Peki kimdir Leyla? Karakterinizden biraz bahsedebilir misiniz? Kendisiyle bağ kurmanıza sebebiyet veren bir özelliği var mı?
Ben Buse olarak oldum olası gösterişi hiç sevmedim. Leyla da çok kendi halinde yaşayan sade bir insan. Her şeyden önce beni ona yakınlaştıran şey sade bir kişiliğe sahip olmasıydı. Leyla çocuk ruhlu bir kadın. Ben bundaki en büyük etkenin babasıyla olan o tatlı arkadaşlık ilişkisi olduğunu düşünüyorum ve bu ilişki benim de babamla olan ilişkime çok benziyor. Bu benzerlikler beni Leyla’ya daha da yakınlaştırdı onu anlayıp benimseyebilmemi kolaylaştırdı ve en önemlisi senaryoyu okuduğumda da çok heyecanlandırdı.
Leyla’nın hayatına yön veren önemli iki karakter var; babası ve Dağhan. Bu iki karakterle ilişkisini nasıl tanımlarsınız Leyla’nın?
Leyla’nın babasıyla olan ilişkisi çok samimi bir arkadaşlık ilişkisiydi. Babasıyla olan hayatı onun güvenli alanıydı. Bugünkü sakinliği de oradan geliyor. Bu Leyla tarafından çok alışılmış bir durum. Babasının ölümüyle Leyla bu alışılmışın dışına çıkıp, konfor alanından uzaklaşmak zorunda kaldı. Bu da hayatın bazı zor gerçekleriyle yüzleşmesine sebep oldu. Kendini güçsüz, savunmasız hissederken Dağhan hayatına girip koruyucu kalkan oldu. Bence Leyla’nın Dağhan’dan öğreneceği çok şey var, Dağhan’ın da Leyla’dan öğreneceği çok şey var.
Dizide çok güçlü bir ekiple çalışıyorsunuz hem kamera önünde hem kamera arkasında. Gaddar’ın bu sezonun öne çıkan işlerinden olmasının sebepleri sizce başka ne olabilir? İzleyici diziyle nasıl bir bağ kurmuş olabilir?
Yaptığımız meslek bir ekip işi, rol arkadaşlarım ve ekip arkadaşlarım hepimiz aynı amaca hizmet ediyoruz. Bu amaç, işimizin iyi olması, fark yaratması ve tabii ki de izleyicilerimizin izledikleri karakterlerden kendilerinden bir parça bulabilmesi. Ben dahil herkes bu amaca hizmet ediyor. Ayrıca bu ekibe sonradan dahil olan bir oyuncu olarak kendimi hiç yabancı hissetmedim bunun için de herkese ayrıca çok teşekkür ederim. Onlarla çalıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.
OYUNCULUK HER ŞEYDEN ÖNCE BANA KENDİMİ TANIMAMI SAĞLADI
Sektördeki genç ve başarılı oyunculardansınız. Sizin nasıl gelişti serüveniniz? “Ben oyuncu olmak istiyorum” dediğiniz anı hatırlıyor musunuz?
Öncelikle beni başarılı olarak tanımladığınız için çok teşekkür ederim. Ben başarının sırrının asla başardım dememek olduğuna inanan biriyim. Beni başarıya götürecek yolun sürekli öğrenmeye aç olmanın olduğuna inanıyor ve hissediyorum. Her sanat dalına çok saygı duyan biriyim ve ilgilenmeyi de çok seviyorum. Resim çizip, enstrüman çalabiliyorum fakat oyunculuğa olan ilgim her zaman daha fazlaydı. Benim çok iddialı bir hikayem yok. Ben bir karar verdim ve onu gerçekleştirmek için çok çalıştım. Yaptığım mesleğin okulunu kazanıp eğitim almaya geldim ve çok şükür bunu gerçekleştirdim. Şimdi meslek hayatımın merkezinde Leyla var… :) ne mutlu bana ki hayal ettiğim mesleği icra ediyorum.
Oyuncu olmayı nasıl tanımlarsınız peki? Mesleğinizin en sevdiğiniz yanları nedir? Veya zorlandığınız anlar oluyor mu, onlarla başa çıkma yönetimiz nedir?
Oyunculuk her şeyden önce bana kendimi tanımamı sağladı. Bir karakteri anlamak ve benimsemekle başlayan oyunculuk serüvenim beni daha duyarlı, anlayışlı ve empat bir insana dönüştürdü. Oyunculuk sayesinde insanları cevap vermek için değil, onları anlamak için dinlemeye başladım ve en çözülmez dediğim durumları bile kolayca çözebildiğimi gördüm. Ben oyunluğun bana karakteristik olarak seviye atlattığını düşünüyorum. Zorlandığım yanları tabii ki oluyor. Daha önce deneyimlemediğim duygular ve durumlarla karşılaşabiliyorum senaryolarda… böyle durumlarda oynadığım karakterlerin bana neyi yapmam ve neyi yapmamı öğrettiği çok fazla an yakaladım. Bu durum beni çok mutlu ediyor ve mesleğime daha sıkı sarılmamı sağlıyor :)
İlerde nasıl bir karaktere hayat vermek isterdiniz? Kariyerinizde limitlerinizi zorlayacak bir karakteri canlandırma düşüncesi sizi heyecanlandırıyor mu?
Birçok karakteri oynama şansına sahip oldum ama bir oyuncunun canlandırmak istediği karakterlerin sonu yoktur bence. Hayatının sonuna kadar oynamak istediğim karakterlerin çoğalarak artacağına inanıyorum.
HAYALLERİM BENİM KENDİMLE OLAN EN BÜYÜK SIRRIM!
Peki gelelim oyunculuk yapmadığı zamanlardaki Buse Meral’e :) Oyunculuk haricinde neler yapıyorsunuz, boş zamanlarınızı nasıl değerlendirmeyi tercih ediyorsunuz?
Daha önceki sorularda da söylediğim gibi ben sade biriyim. Boş zamanlarımda resim çizip, enstrümanlarımla vakit geçirmeyi çok seviyorum. Beni çok olumlu yönde besliyorlar. Aynı zamanda çok değer verdiğim çekirdek bir arkadaş grubum var. Onlarla vakit geçirmeyi çok seviyorum.
Leyla bir veteriner ve bir barınakta gönüllü olarak çalışıyor. Sizin hayvanlarla aranız nasıl? Evcil hayvanınız var mı?
Hayvanlar benim de çok hassas olduğum bir konu. Son zamanlarda gördüğüm şeyler beni çok üzüyor. İnsanlar birbirlerine mevkilerine, statülerine ve maddi gelirlerine göre sevgi değeri biçiyor. Bu sevgi olamaz… gerçek sevgi bu değil. İnsanlar her ne kadar onlardan kendilerini üstün görse de bence üstün olan hayvanlardır. Onlar koşulsuz, şartsız menfaatsiz sevenlerdir. Biz insanların hayvanlardan öğreneceği çok ama çok şey var; maneviyat, sevgi ve sadakat arayan varsa bir hayvanın başını okşayıp, gözünün içine bakması yeterli olacaktır...
Hayal kurmayı sever misiniz? Var mı şimdilerde hayalini kurduğunuz bir hedef?
Hayallerim benim kendimle olan en büyük sırrım. Hayallerimi paylaşmayı sevmiyorum. Nazara çok inanırım. Sadece emin olduğum bir şey var; hayal ettiğin şeyi imgeleyip, söyleyebilme cesaretine sahipse insan, muhteşem sihirli bir yardım alacaktır ve gerçek olacaktır. Kaygısız inanabilmek başarının sırrıdır. İnanç varsa kaygı yok, kaygı varsa inanç yok :)
Röportajımızı bitirmeden o halde son sorumuzu da soralım. Yakın gelecek planda hayranlarınızı heyecanlandıracak gelişmeler olacak mı? :)
Süreç içinde gelişen güzel şeyler var diyebilirim. Ben de çok heyecanlıyım, umarım kariyerimde yeni gelişen oluşumlarla insanların ruhuna dokunup ışığa hizmet edebilirim.