Dermanı olmayan, tutkulu, büyüleyici bir aşk hikayesini konu alan Çoban Yıldızı Perşembe akşamı başlıyor. Kapadokya'dan İstanbul'a uzanan gerilim dozu yüksek, soluk soluğa izleyeceğiniz hikayenin öncesinde Çoban Yıldızı kahramanlarını biraz daha yakından tanımak ister misiniz?
ŞÜKRÜ ÖZYILDIZ (SEYİT ZAHİR)
Seyit, İbrahim ile Cevahir’in ilk çocuğu olarak Kapadokya’da dünyaya gözlerini açar. Dedesinden taş ustalığını öğrenerek büyüyen Seyit’in kişiliğinin oluşmasındaki temel öğe de dedesidir. O; dürüst, mert, değerlerine bağlı biridir. Seyit, Zühre’ye aşık olmakla nasıl bir cehenneme düşeceğini bilse de, kendini Zühre’den uzak tutamaz. Zühre’yi tanır, tanıdıkça sever, aşık olur. En çok da özgürlüğe olan tutkusunu sever. Yerlerinden yurtlarından olurlar. Ama Seyit yılmaz. Bu yıkımdan annesini, Rüveyda’yı ve Zühre’sini korumak kollamak için mücadeleye başlar.
SELİN ŞEKERCİ (ZÜHRE FİLİZ)
Zühre, çok masum ve sevilesi bir karakterdir. Ama aynı zamanda her şeye rağmen tuttuğunu koparan, isyankar bir kızdır. Zühre on yaşından itibaren annesiyle Niğde’de tarlalarda çalışıp, evde halı dokumuştur. Babası onu Kapadokya'nın en güçlü adamlarından Fikret ile evlendirmek ister. O ise istemediği biriyle evlendirilmesine karşı çıkar ve kendisi için çizilen hayatı kabullenmez. Tüm bu karmaşadan kaçan Zühre, yüreğinin sesini dinler ve Seyit’e sığınır. Seyit Zühre’siz, Zühre Seyit’siz yaşamak istemez. Zekkar’ın çılgınca aşkının, ailenin baskılarının karşısında dimdik dururken yanında hep Seyit olacaktır.
SELİM BAYRAKTAR (ZEKKAR KARAKAYA)
Zekkar, Kapadokya’nın zengin ve güçlü ailelerinden Fikret Karakaya’nın oğludur. Oğlu Ali ile birlikte İstanbul’da bir gece kulübü işletir. Bu mekanı mesken tutarak işlerini yürütürler. Bu yolla çok zengin olmuşlardır. Zekkar, kimi, neyi istiyorsa sahip olur. Sırma ile evli olmasına rağmen Zühre’ye ilk görüşte aşık olur ve bu karşılıksız aşk uğruna yapmayacağı şey yoktur. Hikayenin en güçlü karakterlerinden biridir.
MENDERES SAMANCILAR (FİKRET KARAKAYA)
Karakaya ailesinin başıdır. Üç çocuğu vardır; iki erkek biri kız. Çıkan bir kavgada iki oğlundan birini kaybeder.
Fikret, güçlü olanın ayakta kalacağına inanır ve öyle yaşar. Zayıf olana tahammülü yoktur. Büyük oğlunun, yeteri kadar güçlü olmadığı için öldürüldüğünü düşünür. Tek erkek evladı olan Zekkar’ın güçsüz olmasını zaafa düşmesini istemez. Öyle de olur, Zekkar güçlü olmak için savaşan, istediğini ne pahasına olursa olsun elde eden bir insan olur. Ancak Fikret’in hesaplayamadığı Zekkar’ın bu durumu kendisine karşı kullanabileceğini düşünmemesidir.
ARİF ERKİN (MUSTAFA ZAHİR)
O bölgenin bilinen en eski taş atölyesi olan “Zahir Taş Atölyesi”nin sahibidir. Şimdilerde artık ölmüş olan bu mesleği yapan ender insanlardan biridir. Oğlu İbrahim’e tecrübesini aktarmak ister ama İbrahim’de bu arzu ve isteği göremez. Torunu Seyit ise dedesinin mesleğine tutkuyla bağlıdır. Mustafa, bütün bildiklerini, tecrübesini Seyit’e aktarır. Mustafa geleneklerine, değerlerine bağlı dürüst bir insandır. Torunu Seyit ve Rüveyda, Mustafa’yı baba bilirler. Oğlunun tersine Seyit ve Rüveyda’yla hayatı boyunca gurur duyar. Onlarla aşar yüreğindeki sızıyı.